Ynt: Osman Gazi (Otman Bey, I. Osman, Osman Ghazi)

8. Vasiyetnamesi

Osman Gâzinin, hastalığı Bursa'nın fethinden sonra arttı. Hocası Şeyh Edebâlî ve hanımı Mâl Hâtunun vefâtıyla hastalığı daha da şiddetlendi. Vefât edeceği zaman, oğlu Orhan Beye vasiyetnâmesi, İslâmiyet'e olan sevgi ve saygısını, Türk milletinin rahat ve huzurunu düşündüğünü ve insan haklarına olan gönülden bağlılığını açıkça bildirmektedir.[3]
Vasiyetnâmenin şöyledir:

"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helale-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz.



Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bidate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar. Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış. Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin şecaatine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de bir çok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.

Beytü'l-mali koru! Devletin servetini çoğaltmaya çalış!.. Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma. Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.

Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru!..

Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk-çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla.!..Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme!.. Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar.

Askeri erkanı iyi koru!..

Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür. Bunlara iltifat ve ikramda bulun.

Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle!.. Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab-ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun!.. Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip hak etmediğim halde bunca inayet-i celile-i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din-i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru.

Allah'ın (c.c.) hakkını ve kulların hukukunu gözet!.. Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma. Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüs de Allah'ın yardımına güven.

Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru!..

Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma!..

Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan."
[11]
Osmanlı sultanları, bu vasiyetnâmeye candan sarılmış, devletin 600 sene hiç değişmeyen anayasası olmuştur. Osman Gâzi'nin misâfir kaldığı evde Kurân-ı kerîm'e hürmeti, kurduğu Osmanlı Devletinin 623 yıl dîn-i İslâm ile idâre edilip, 620 yıllık iktidarıyla yorumlanır.[3]
9. Vefatı

Osman Gâzi, vasiyetini yaptıktan sonra 1 Ağustos 1326 târihinde Söğüt'te vefât etti.[3] Vefatında 68 yaşında idi. Tarih ise, Ağustos 1326'yi gösteriyordu. Vefat ettiğinde geriye bıraktığı mal varlığı şunlardı: Bir at zırhı, bir çift çizme, birkaç tane sancak, bir kılıç, bir mızrak, bir tirkeş, birkaç at, üç sürü koyun, tuzluk ve kaşıklık.Osman bey vefat ettiği zaman zayıf bir rivayete göre, Söğüt'te babasının yanına defnedilmiş ve Bursa alınırsa oraya defnini vasiyet etmişti. Bunun için 1326'da Bursa alındıktan sonra vasiyeti yerine getirilerek cesedi Bursa'ya nakledilip, Hisar'da (Saint Eli) namına yapılmış olan Gümüşlü Kümbed'e defnedilmiştir. Fakat vekayün tetkikine göre vefatının in 1326'da Bursa'nın teslim alınmasından sonra olduğu anlaşılıyor.[8]
10. Mirası

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey vefat edip Bursa'da defnedildikten sonra devlet büyükleri, oğulları ve Edebalı'nın oğlu da söylenen Ahi Hasan isimli mübarek zat toplanıp mirası hesapladılar. Koca Osman Bey'den geriye birkaç at, bir kat elbise, bir çift çizme, eyer takımı, tuzluk, kaşıklık ve yüz kadar koyunla birkaç çift de öküz kalmıştı Osman Bey'in hiç parası yoktu. Orhan Bey'in ağabeyi olan Alaeddin Paşa; "Atlar hükümdara kalır, koyunlar devlet malı olur; geride bir şey yok ki paylaşalım!" diyerek işi kolayca çözüme kavuşturuverdi.

Bu miras paylaşımını bir de ünlü Osmanlı Tarihçisi Aşık Paşa'dan dinleyelim:

«Babası ölünce Orhan Gazi, kardeşi Alaaddin'le bir araya geldi İşin gereği ne ise gördüler O zamanın mübarek zatlarından Ahi Hasan'ın Bursa hisarında bulunan ve saraya yakın olan tekkesinde zamanın büyükleriyle birlikte toplandılar Osman'ın malı olup olmadığını sordular Baktılar ki, yalnızca fetholunmuş ülkeler var, Akçe ve altın mevcut değil Osman Gazi'nin yenice bir elbisesi, atın yanına asılan bir torbası, tuzluğu, kaşıklığı, çizmesi, iyice birkaç at, birkaç sürü koyunu, birkaç çift de öküzü vardı Başka bir şeyi yoktu Orhan Gazi Ağabeyine sordu:

- Sen ne dersin?


- Kardaş! Padişaha iş görmek için at gerektir Koyunlar da Padişah şöleninin gerektirdiği şeydir Bölüşecek başka neyimiz var ki bölüşelim?

- Öyle ise gel, sen Padişah ol!

- Kardaş! Babamızın duası ve himmeti seninledür Anın için ki, kendi zamanında askeri senin yanına vermişti Şimdi Padişahlık dahi senin hakkındır!

Alaaddin Paşa yanındakilere bakmış idi ki, zamanın büyükleri de söyledikleri de söylediklerini uygun buldular Alaaddin Paşa yalnızca küçük bir köy diledi, Orhan da istediği köyü verdi.»
[12]
11. Beylik Toprakları

Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den yaklaşık 4.800 km² olarak devraldığı Osmanlı toprağını[6] oğluna 16.000 km² olarak devretmiştir.[1]
12. Türbesi

Bursa Tophane semtinde, Park girişinin solunda, Şehitlik Anıtının yanındadır. Osman Gazi Söğüt'te öldüğü zaman babası Ertuğrul Gazi'nin türbesine gömülmüştür. Bursa'nın Türklerin eline geçişinden sonra cesedi Bursa'ya getirilerek Bizans dönemine ait Saint Elia (Gümüşlü Kümbet) Kilisesine gömülmüştür. İlk önceleri Orhan Gazi ile aynı çatı altına gömülmüşse de 1855 depreminde türbe yıkılınca 1863'de bugünkü türbeyi Sultan Abdülaziz yeniden yaptırmıştır.

Türbe kapısında şair Nevres'in metnini, Hattat Mehmet Zeki Dede'nin (1821-1881) yazdığı, h.1280 (1863) tarihli onarım kitabesi vardır.

“Mefhari Osmaniyan zıllullahi'l-alemin Hazreti Abdülaziz ol padişahı bahrü ber.
Sayesinde oldu hep mâmur mülkü devleti Makdemi ile bulak cayı hilafet zibu fer.
Ceddi paki hazreti Osman Gazi Türbesin kıldı ihya ol şahı farukkussiyer. Namına yapup
nişan kabrine ta'lik eyledi. Hiç müyesser olmadı bir şahe bu bâlâ eser.
Ravzai cennette Yarab ceddi kıldıkça hıram Ola tahtı saltanat ol şahı zişana makam
Mühmelinde çakeri Mevres dadi tarihini. Türbe-i Osman Gazi oldu pür nûr serteser
Ketebehû el Mevlevi Zeki Dede sene 1280”.


Sekizgen planlı, kalın duvarlı türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Kesme köfeki taşından yapılmış olan türbenin duvarları 1.20 m. kalınlığındadır. Türbenin giriş kapısı dışında her yanında yuvarlak kemerli birer pencere bulunmaktadır.

Türbe içerisinde yedi önde, arkada olmak üzere on yedi sanduka bulunmaktadır. Türbenin ortasında Osman Gazi'nin pirinç parmaklıkla çevrili, son derece gösterişli sandukası vardır. Bunun dışında Sultan I.Murad'ın oğlu Savcı Bey (1362-1385), Alâaddin Paşa (ölm.1337), Osman Gazi'nin oğlu İbrahim (1317-1359), Orhan Gazi'nin eşi Asburçe Hatun ve sultanlara ait sandukalar bulunmaktadır.[13]
13. Döneminin Siyasal Olayları

Ertuğrul Beyin 1281'de ölümünden sonra, yerine oğlu Osman Bey geçti. 1291 yılına kadar Çobanoğulları'na bağlı kalan Osman Bey, bu tarihte Çobanoğluları'nın ortadan kalkmasıyla, doğrudan Türkiye Selçuklu Devleti'nin uç beyi oldu. Osman Bey, Bizans tekfurları ile sürekli mücadele etti. Bu durum Osman Bey'in dışarıdan gelen gaziler ve garip yiğitlerle daha da kuvvetlenmesine sebep oldu. Zaten eski Osmanlı rivayetlerinde o, bilhassa garipleri yani vatanını bırakıp gelmiş olanları gözeten bir lider olarak tasvir edilmektedir.

1. Eskişehir yakınlarındaki Karacahisar'ı alarak (1288) beyliğin merkezi yaptı. Eski Osmanlı rivayetlerinde Osman Bey, bilhassa Karacahisar'ın fethinden sonra siyasî bir şahsiyet kazanmış sayılmaktadır. Nitekim o, bu başarısından dolayı Türkiye Selçuklu Sultanı'nın gönderdiği hâkimiyet (beylik) sembollerini alarak, bir sancak beyi durumuna geldi ve hatta kendi nüfuz mıntıkasını ve oradaki ahaliyi Germiyan Oğulları gibi komşu beylere karşı koruma mesuliyetini yüklendi.

2. Osman Bey, topraklarını genişletme amacıyla fetih hareketlerini devam ettirdi. Sakarya boylarındaki Sorkun, Taraklı ve Göynük tarafları ele geçirildi.

3. Yarhisar ve Bilecik'in, İnegöl'ün Fethi (1298): Osman Bey'in günden güne kuvvetlenmesi ve yeni topraklar elde etmeye başlaması, Rum tekfurlarını oldukça tedirgin etmeye başladı. Bu bakımdan bunlar, Osman Bey'i ortadan kaldırmak çarelerini aramaya başladılar. Bunun için Yarhisar tekfurunun kızının düğününü, en uygun zaman olarak seçtiler. Yaptıkları plana göre, Osman Bey bu düğüne davet edilecek ve orada öldürülecekti. . Harmankaya Tekfuru Köse Mihal, Osman Beyi bu durumdan haberdar edince, Osman bey aldığı tertibat sonunda Yarhisar ve Bilecik ve İnegöl kalelerini fethetti (1298).

4. 1299'da Türkiye Selçukluları Sultanı III. Alâeddin Keykubat'ın, İlhanlı hükümdarının yanına gitmesi sonucu, Anadolu'da bir iktidar boşluğu ortaya çıkmıştı. Bu durumdan yararlanan diğer Türkmen beylikleri gibi, Osman Bey de 1299'da bağımsızlığını ilân etti.

5. Köprühisar ve Yenişehir'in Fethi (1300): 1300 yıllarında ise Köprühisar'ı ve Yenişehir'i ele geçirdi. Köprühisar'ı alan Osman Bey, İznik'i kuşattı. Ancak, Bizans kuvvetlerinin gelmesi üzerine geri çekildi. Yenişehir'in ele geçirilmesinden sonra, Türkmenlerden büyük bir nüfusu buraya yerleştirerek, Uç beyliğinin merkezi haline getirdi.

NOT: Yapılan bu fetihler sonunda, Bizans'ın Bursa ile İznik arasındaki    kara ulaşımı kontrol altına alındı.

6. Osman Bey, bu sırada Eskişehir yakınlarında tekkesi bulunan Ahi liderlerinden Edebali ile tanıştı. Daha sonra Edebali'nin kızı Bâlâ Hatun (Mal Hatun) ile evlendi. Osman Bey, bu suretle Ahilerin gücünden yararlandığı gibi, Ahiler de Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda önemli rol oynadılar.

7. Koyunhisar Savaşı (1302):

Sebebi: Osmanlıların İzmit'i kuşatması üzerine Bizans imparatorunun Bizans Tekfurları ile anlaşarak Osmanlılar üzerine yürümesi.


Sonuçları ve Önemi:

I. Bizans ile Osmanlı ordularının ilk defa karşı karşıya geldiği bu savaşı Osmanlılar kazandı.

II. Böylece Bursa'nın kuzeyi hariç üç tarafı Osmanlı topraklarıyla çevrildi.Böylece İzmit yolu açılmış oldu.

NOT: Osmanlı Devleti Anadolu Beylikleri Bizans imparatorluğu Koyunhisar Savaşı'ndan sonra Osman Beyin siyaseti, İznik ve Bursa'yı savunmasız bırakmak, bu kentlerin çevresindeki kaleleri ele geçirmek oldu.

8. Bu amaçla İznik-İzmit yolu üzerindeki Karahisar, ele geçirildi (1308). Böylece, İznik-İzmit yolu, Türklerin denetimi altına girmiş oldu.

9. Fetih faaliyetlerine devam eden Osman Bey, Lefke (Osmaneli), Mekece, Akhisar (Pamukova), Geyve ve Gölpazarı yakınındaki Leblebici (Lüblüce) kalelerini ele geçirdi.

10. Ancak, Osman Bey için alınması gerekli kent Bursa idi. Bursa'ya giriş ve çıkışları kontrol etmek için, bu kentin yakınına iki kale inşa edildi (1315).

11. Mudanya fethedilmiştir.Mudanya'nın fethi ile Bizans'ın Bursa ile bağlantısı kesildi.

12. Bursa kuşatılmıştır.

Bu fetihler üzerine Anadolu Selçuklu Sultanı Osman Gaziye beylik alameti    göndererek Eskişehir ve İnönü'yü de verdi.Türk devleti geleneğine göre ; Sultana tabl, alem ve tuğ gönderilirdi.

13. 1320 yılından sonra Osman Bey, beyliğin yönetimini, oğlu Orhan Beye bırakmıştır. Ne zaman öldüğü kesin olarak bilinmeyen Osman Bey, Bursa'da Gümüşlü Kümbet denilen yere gömülmüştür.İleri görüşlü bir devlet adamı olan Osman Bey, altı yüz yılı aşkın bir süre yaşamış olan Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan ve temellerini atan kişidir.

Not: Döneminde Bilecik, Karacahisar ve Yenişehir yönetim merkezi olarak kullanıldı.

Ahi Teşkilatı: Her meslek ve sanat örgütlenmesinin kendi içinde küçükten büyüğe doğru sıralanması sonucunda oluşur.

a) Cihad anlayışının yaygınlaşmasını,

b) Anadolu'nun Türkleşmesini,

c) Zaviyeler kurarak sınırların ve yolların güvenliğinin sağlanmasını,

d) Haksız rekabeti önleyerek halkın korunmasını sağlamıştır.

Not: Bu dönemde devlet teşkilatlanması adına fazla bir şey yoktur.Aşiret anlayışı devam etmektedir.

Not: Osman Bey babasından aşiret reisliği devralmış oğluna bir uç beyliği bırakmıştır.

Not: İlk para Osman Bey döneminde basılmıştır.[14]
14. Kronoloji

1258 Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin doğumu.

1281 Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi'nin ölümü. Osmanlı tarihinde ilk savaş, Ermeni-Beli çatışması. 1284 Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat'ın, Osman Gazi'ye Söğüt Uç Beyliği'ni verdiğini bildiren fermanı göndermesi.

Osman Gazi'nin oğlu Orhan Bey'in doğumu.

1285 Osman Gazi'nin ilk zaferi “Kuluca-Hisar” (İnegöl'e yakın)ı fethi.

1286 İnegöl ve Karacahisar Tekfurlarının Osman Gazi'ye karşı ittifakları.

1288 Karacahisar'ın fethi.

1289 Alaeddin Keykubat tarafından, Eskişehir ve İnönü taraflarının da Osman Gazi'ye verilmesi.

1292 Osman Gazi'nin kuzey Sakarya'ya akın hareketi.

1298 Bilecik, Yarhisar ve İnegöl Kaleleri'nin fethi, esir alınan Nilüfer Hatun'un Orhan Gazi'ye eş olarak verilmesi.

1299 Selçuklu saltanatının sona ermesi. Osman Gazi'nin bağımsız idaresinin, Osmanlı Devleti (Batı Türk Devleti)'nin tarihî varlık alanına çıkışı.

1300 Yondhisar ve Yenişehir Kaleleri'nin fethi. Yenişehir'in devlet Merkezi olması.

1301 Osman Gazi'nin Koyunhisar zaferi. Kirmasti, Mihalıç ve Ulubad'ın Bizanslılardan alınması.

1302 Köprühisar'ın fethi.

1303 İznik'in abluka altına alınması. Marmarıcık Kalesi'nin fethi.

1306 Osman Gazi'nin Dinboz zaferi, Kestel, Kete ve Ulubat Kaleleri'nin fethi. Osmanlılarla yabancılar arasında ilk askeri mukavelenin imzası.

1307 İlk İznik kuşatması ve Yalova akını.

1308 İmralı Adası'nın fethi, Marmara Denizi'ne çıkış.

1313 Harmankaya Tekfuru Köse Mihal'in, Osman Gazi maiyetine girmesi. Akhisar, Geyve, Lüblüce, Lefke, Hisarcık, Tekfurpınarı, Yenikale, Karagöz ve Yanıkçahisar Kaleleri'nin fethi.

1314 Bursa kuşatmasının başlaması.

1316 Şehzade Süleyman'ın doğumu.

1317 Karatekin, Ebesuyu, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci Kaleleri'nin fethi.

1320 Osman Gazi'nin, oğlu Orhan Gazi'yi yerine vekil tayin etmesi.

1321 Mudanya'nın fethi. Gemlik seferi. Trakya bölgesine ilk Osmanlı akınının başlaması.

1323 Akyazı'nın fethi.

1324 Karamürsel'in fethi.

1325 Orhaneli'nin fethi. Bolu, Kandıra, Ermenipazarı ve Devehisarı Kaleleri'nin fethi. Osman Gazi'nin ölümü. Orhan Gazi'nin tahta çıkışı.[5]
15. Osman Ghazi (English Biography)

Osman Ghazi iş the founder of Ottoman Empire. His state was called Ottoman (Osmanli), in reference to his name. Establishment of Ottoman state constitutes a series of miracles. A state founded near Sogut, developed suddenly and became a giant empire. Ten sultans acceding the Ottoman throne were energetic and skillful in state governance and were great commanders at the same time. No nation's history showed conqueror sultans succeeding each other for a period of three centuries. After Osman Ghazi, Orhan Gazi, Murat Hüdavendigâr, Yıldırım Bayezid, Mehmet Çelebi, Murat the 2nd, Fatih Mehmet, Bayezid'ı Veli, Yavuz Selim and Süleyman the magnificent ascended the throne. No other continuous and long-living state was established in world history other than Rome and Ottomans. The state established by Osman Ghazi lasted for exactly 624 years

Therefore, Osman Ghazi iş a notable and powerful state founder. Ottoman history iş full of great events. The works of Ottoman civilization still stand with all their grandeur.

Osman Ghazi was born in Sogut in 1258. His mother was Hayme Ana. His father was Ertugrul Ghazi, his grandfather was Suleyman Shah. His real name iş Otman. The word "Ot" meant "fire" and "man" meant "man" in old Turkish. Osman Ghazi iş from Kayi clan of Bozok branch of Oghuzes.

Oghuzes were called Turkmen after they accepted Islam. All Kayis wore Turkmen clothes. Those were fair skinned, brown haired, hazel eyed people. They were strong in body and high in morals. Kayis never mingled with Mongols or Persians or Arabs or Christian nations in order to protect their racial features and spiritual nobility. Turks filling Anatolia kept all of their moral qualities and virtues of being a Turk. Their world domination idea living in their spirit was never eliminated. Therefore, they always conquered continents as raiders, and dominated on many nations.

Osman Ghazi was brought up in Sogut. He took part in wars together with his father. He was a brave and stouthearted youth. He was of medium height, had broad shoulders, long arms, round face, hazel eyes, ram nose, and circular beard and he was black beetle-browed. He was both a good soldier and interested in literature.

A love story he experienced in his youth iş still known. He used to go frequently to the house of a sheik inhabiting in a village called İtburnu in the vicinity of Eskişehir. This person was one of ahi saints. Sheik Edebali had a very beautiful daughter called Balahün. Osman Ghazi fell in love with this girl. Although he wanted her from her father, the Sheik replied that he would not give his daughter to the son of an emir. However, Osman was really in love with Balahün.

One night he had a dream. In his dream, he was lying down next to Sheik Edebali.Then a moon rose from Edebali's body. After rising, it set and went into Osman's body. Then a tree rooted on Osman's belly grew. It grew and turned green. It covered all mountains with the shadow of its branches. He saw four rows of mountains next to the tree, which were Caucasian, Atlas, Toros and Balkan mountains. Tigris, Euphrates, Nile and Danube rivers originated from the roots of the tree. The waters from those mountains were flowing among gardens of rose and cypress. There were ships sailing on them like sea. Farms were full of crops. The hills of mountains were coated with dense forests. There were cities in all parts of valleys. All of those cities had a moon over their golden domes, muezzins were calling to prayer from numerous minarets, the sounds of which mingled with the tweets of nightingales and colorful parrots and birds. The leaves of the tree began to get longer like sheaths of swords. Then a wind blew and turned the leaves of the tree to Istanbul The city was shining like a diamond between two gems and emerald between two seas and lands, thus forming the gem of a ring embodied by a wide country covering the whole world. Osman woke up while wearing that ring.

He went and told his dream to Sheik Edebali. Sheik laughed and said: Osman, God bless your and your generation's sultanate. My daughter Balahun be your wife. Let's make the wedding immediately. Osman came together with his beloved girl thanks to this dream. But the first wife of Osman Ghazi iş Malhatun, the daughter of Omer Bey who was a Turkmen Bey. Malhatun iş the son of Orhan Ghazi.

When Ertugrul Ghazi died, Osman became the Emir, succceding him. He continued warring against Byzantium like his father. However, Byzantium despots decided to kill Osman. They attempted to do this with tricks, not war. Bilecik Governor was to marry the daughter of Yarhisar Governor. They decided to invite Osman Bey to this wedding and kill him there. However, Osman Ghazi found out their secret decision.

Osman Ghazi used to commend his goods to Bilecik Governor every time he went to a plateau. He had his goods prepared to be sent to Bilecik the same way as usual. However, he put weapons in the goods this time. He made about forty soldiers wear women clothes. He prepared them to send to Bilecik. The next day, he went to the wedding together with his son Orhan. In a moment after the wedding started and people were eating, the soldiers wearing women clothes entered the castle and killed the guards. Some of the soldiers placed themselves in trenches. When Greek Governor acted to kill Osman Ghazi, Osman Ghazi started to run toward the castle pretending to escape. The governor and Greeks followed him. But when they reached the trenches, they suddenly were surrounded by soldiers lying in wait. A bloody struggle began between the attacking soldiers and Greeks. Orhan became very useful in this war. The governor died with a severe wound. The bride, Holofira, was taken captive with her bridal veil. Osman Ghazi gave this beautiful Greek girl to his son Orhan Bey as the right of his sword. Former historians write that the name of this girl was Nilüfer Hatun, however, this name belongs to another girl in fact. Nilufer Hatun iş a Turkmen girl, who iş the first wife of Orhan Ghazi. Nilufer Hatun iş the mother of Suleyman Pasha and Murat Hudavendigar.

In this period, Seljukian Sultans were totally ruled by Mongol Ilhanlis. No Seljukian domination remained in Anatolia. The unity of Anatolia went bad with various emirates in various regions. The Mongols were robbing Anatolian people. In this condition, Seljukian Sultan Giyasettin Mesut the 2nd, seeing the successes of Osman Ghazi, sent a decree to him. Osman Bey read aloud this decree before all ghazis (1284). And since it was totally approved, he continued warring against Byzantium, and conquered many territories. So, Seljukian Sultan sent him a banner, flag, Tabil and a golden sword as the signs of independence. In addition, he sent a white standard (1289).

After some time, Kayi Beys, seeing that Seljukian sultans were only a shadow in Anatolia, held a meeting and spoke as follows to Osman Ghazi: You are from Kayihan generation. Kayihan iş among Oghuz beys. According to Oghuz rules, Khan post iş Kayi generation's. You are worth of being a khan, we want to declare your being a khan. In the meeting, there were people like Ahi Evren founder of Trade-Guild, Hacı Bektaş Veli, the founder of Bektaşi sect, Sheik Edebali, father-in-law of Osman Ghazi. Oghuz Emirs made him sit on a white felt and lifted up for nine times. They took an oath before him.

They cried out: God Bless Drink, health, and sultanate for you! while drinking koumiss. That day was a great festival for Turk history. Osman Ghazi declared independence being elected as a khan in 1299. Hacı Bektaş Veli made Osman Khan wear a felt quilted turban in Horasan Style, Ahi Evren made him wear his sword. After that, band of musicians played music. After that the Seljukian decree was read. Osman Khan read this decree standing in the evening. Nine flags were erected in front of his tent.

The whole ceremony was made according to Oghuz rules. Thus, Osman Ghazi became the founder of Ottoman State. They found it appropriate to assign Karacahisar as the first government center of Ottomans. The first Sermon was read by Tursun Fakih.But money was not printed in his name.

When Osman Ghazi declared his independence, he had the following regions under his domination: Karacadağ, Domaniç, Söğüt, Karacahisar, Eskişehir, Bilecik, İnegöl, Yarhisar, Çakırpınar, Taraklı Yenicesi, İnönü, Köprühisar and Bozöyük. He occupied Yenişehir and Yunthisar in the third year of his sultanate. Then the capital city was transferred to Yenişehir. He divided his country into five administrations. He gave Sultanönü to his son Orhan Bey, Eskişehir to his elder brother Gunduzalp, Inönü to Aykut Alp, Yarhisar to Hasan Alp, Inegöl to Turgut Alp. He left Bilecik to his other son Alaeddin Pasha and his father-in-law.

Then Osman Ghazi conquered Köprühisarı in 1302, Koyunhisarı in 1306. He sent his son Orhan Ghazi to invade Bursa. Bursa was invaded in 1326. At the same time, Osman Ghazi was in bed with Podagra disease. He called Orhan Ghazi, his son to him. There were Ahi Şemseddin, Ahi Hasan, Turgut Alp, Saltuk Alp by his bed. He said before those people: My first will to my Sons and friends iş as follows: Continue warring and fighting. Reach perfect jihad and keep flag up, always. He, who among my grandsons, refrains from the right path and justice, I pray, he deprives of the mediation of the Prophet in the judgement day!

Then he turned to his son Orhan: My Son; no sultan in the world disobeyed death. Now, death drew near with judgement and will of God. In this spiritual journey, I have to give up hope of earthly blessings. My son, I commend this state, this emirate to you. I commend you to Allah. Hold laws superior in all of your works. Love soldiers and people like your relatives, give their rights completely!

After having said those words, he wished to be buried in Bursa Gumuslu Kumbet. After a short time, he passed away in his 69 in 1326.

Osman Ghazi ruled for 19 years as an emir and 27 years as a sultan. There were no precious goods such as gold, and silver left in his heritage. There were a new turban cloth from Denizli Cloth, a horse armor, a saltcellar, a spoon holder, a pair of boots, red-colored flags from Alaşehir textiles, a two ended sword, a quiver, a wooden throne, a sword, a few horses, and three flocks of sheep. The heritage of Osman Khan, who left a great state to Turkish nation as a consequence of his long lasting wars, consisted merely of those. Osman Ghazi did not receive salary from state treasury as a sultan, but lived on his sheep. He was unique in self-sacrificing as a great sultan of a great race.[15]
Kaynaklar

[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Gazi
[2] www.bilgicik.com/yazi/osman-gazi-turk-kaganlari-ve-sultanlari/
[3] Yeni Rehber Ansiklopedisi, "Osman Gazi" maddesi, İhlas Gazetecilik, İstanbul 1993.
[4] www.bilisimzamani.net/index.php?topic=2080.0
[5] www.dostyurdu.com/padisahlar/p1.htm
[6] www.enfal.de/otarih3.htm
[7] www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=127
[8] www.enfal.de/ecdad72.htm
[9] www.osmanli700.gen.tr/padisahlar/01hayati.html
[10] http://kitap.mollacami.com/tarihimize-san-verenler/osman-gazi.html
[11] www.osmanli700.gen.tr/padisahlar/01vasiyeti.html
[12] www.forumacil.com/cocuk-hikayeleri-fikralar/135471-osman-gazinin-mirasi.html
[13] www.lifeinbursa.com/tarihx/416/25/yesil_turbe_(celebi_sultan_mehmet_turbesi)_(osmangazi).htm
[14] www.turkishajan.com/turkiye-ve-turk-osmanli-tarihi/osman-bey-doneminin-siyasal-olaylari-43004.html
[15] www.ozturkler.com
[16] www.e-tarih.org/sayfa.php?sfid=355