Trablusgarp Savaşı



Trablusgarp Savaşı

Trablusgarp Savaşı, 1911-12 yılları arasında Osmanlı Devleti ve İtalya Krallığı arasında geçen bir savaştır. 1911-12 Türk-İtalyan Savaşı olarak da geçer. Adı, "Trablusgarp Savaşı" olmasına rağmen çarpışmalar, Trablusgarp'ın dışında, Adriyatik Denizi, Ege Adaları, Çanakkale Boğazı ve Kızıldeniz gibi çeşitli bölgelerde de sürmüştür. Bu savaşı İtalya, diğer büyük devletlerin ve Balkan Savaşı'nın sayesinde kazanarak sömürgelerini arttırmıştır.[1]
Savaşın nedenleri ve öncesi

16. yüzyılda başlayan sömürgeleştirme hareketlerinin dışında kalan İtalya, 1870 yılında siyasi birliğini sağladığında sömürgelerin çoğu İngiltere ve Fransa tarafından paylaşılmıştı. 1881'de Fransa'nın Tunus'u işgali, ardından da İngiltere'nin 1882'de Mısır'ı ele geçirmesinden sonra İtalya, Kuzey Afrika'da kalan son Osmanlı toprağı olan Trablusgarp'la ilgilenmeye başlamıştı. Aslında Doğu Roma İmparatorluğu'nu yeniden kurmak isteyen İtalya'nın Trablusgarp'la ilgilenmesi yeni değildi. 1890 yılında, İtalyan başkanı Francesco Crispi'nin, bir İngiliz lorduna yazdığı özel bir mektupta, Trablusgarp'la ilgilendiklerini belirttiği bilinmektedir. Ancak Crispi 1891'de başkanlıktan inince, Trablusgarp planları da rafa kalktı ve savaş 20 yıl beklemiş oldu.

1898 yılında İngiltere ve Fransa arasında, Kuzey Afrika'daki sömürgelerin paylaşımı yüzünden çıkan Faşoda Buhranı sonunda Kuzey Afrika'nın paylaşımı yapıldı ve böylece Trablusgarp da İtalya'ya bırakıldı.

1902 yılından itibaren İtalya, Trablusgarp üzerinde bir "Barışçıl İşgal" politikası uygulamaya başladı. Buna göre Roma Bankası'nın maddi desteğiyle ekonomik ve ticari alanlarda bir takım girişimler başladı. Böylelikle kurulan fabrikaların ve diğer işyerlerinin, gerekirse silahlı bir saldırıya zemin hazırlaması amacı güdülüyordu. Ancak Trablusgarp Valisi Müşhir İbrahim Paşa, bu ard niyetli ekonomik gelişimi durdurabilmek için çok çaba sarfederek, İtalya'nın Trablusgarp'taki bütün ekonomik imtiyazlarını sonlandırarak sonunda önünü kesmeyi başardı. Ortaya çıkan büyük mali çöküntü sonunda, hissedara alacaklarının ödenebilmesi için, Roma Bankası, İngiliz ve Alman finansörlerle görüşmeye başladı.

Bunun yanında, Almanya, Üçlü İttifak'ta beraber olduğu İtalya'nın Trablusgarp'a sahip olmasını istemiyordu. Çünkü Kuzey Afrika'daki bu bölgeyi ileride kullanabileceği bir istasyon olarak görüyordu.[1]
Savaş Başlaması

1911 yılının eylül ayında Trablusgarp meselesi, İtalya basınında yer almayı başardı. Basında yer alan iddialara göre Osmanlılar, İtalyanlar'a adaletsizce davranmakla beraber, Almanlarla da çeşitli entrikalar çeviriyordu. 26 Eylül'de, silah ve cephane taşıyan bir Osmanlı gemisi Trablusgarp'a ulaştı. Bir gün sonra İtalya, Osmanlı Devleti'ne bir ültimatom vererek, 48 saat içinde Trablusgarp'un İtalyan yönetimine bırakılmasını ve İtalya'ya yıllık vergi verilmesini talep etti. 29 Eylül'de İngiliz ve Fransız hükümetlerinin desteğini de arkasına alan İtalya, Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. Aynı gün İtalya'nın Adriyatik Denizi'ndeki bazı Osmanlı gemilerini batırması üzerine, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, bu bölgede savaşılmasını yasakladı. 30 Eylül'de Trablus şehri bombardımana tutuldu. Kenti eski silahlarla savunmaya çalışan 8 bin kişilik Osmanlı kuvveti dayanamadı ve 5 Ekim'de İtalyanlar şehri ele geçirdi. Bunun üzerine Osmanlı kuvvetleri kıyıdan 15 km içeriye çekildiler. 18 Ekim'de Derne'yi, 20 Ekim'de de Bingazi'yi ele geçiren İtalyanlar, buralara asker çıkartmaya başladılar. 23 Ekim'de saldırıya geçen Osmanlı ordusu, İtalyanları kuşatmış ve uzun süren savaştan sonra İtalyanlar kurtulmuşlardı. 26 Ekim'de yapılan bir başka Osmanlı saldırısı, İtalyan kuvvetlerinin büyük kayıp vermesiyle geri püskürtüldü. 5 Kasım'da İtalyan resmi gazetesi, Trablusgarp'ın İtalya tarafından ilhak edildiğini yayımlamışsa da bu henüz gerçekleşmemişti. Osmanlı direnişi karşısında İtalyan kuvvetleri sahilden fazla uzaklaşamamışlardı.

Enver Paşa, Mustafa Kemal, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Fethi (Okyar) gibi Osmanlı subayları gizli yollarla Trablusgarp'a gelip (Örneğin Mustafa Kemal, buraya "gazete muhabiri Şerif Bey" adıyla Mısır üzerinden ulaşmıştır) buradaki kuvvetleri düzenleyerek, İtalyanlara rahat vermeyecek şekilde sürekli saldırılar başlattılar. Enver, yaptığı bir gazete röportajında, "Buraya geldiğimde 900 çöl savaşçısı bulmuştum. Şimdi ise elimin altında 16 bin talimli asker var." diyerek durumu ortaya koymaktadır. Bu ordu, yapılan savaşlar sonucunda 2 makineli tüfek, 250 tüfek, 2 top, sayısız mermi ve 10 tane de katır ele geçirmiştir.

Yerel halkın da desteklediği direnişe Sunusi tarikatı şeyhi ve adamları destek vermişti. Ancak İtalyanların düşündüğünün aksine, buradaki Osmanlı direnişi çok kuvvetli olmuş, Enver, Mustafa Kemal ve Neşet gibi komutanların yönettiği ordular, sayıca çok üstün olan İtalyan kuvvetlerine karşı kahramanca savaşmışlardır. Trablusgarp'taki Osmanlı birlikleri başlıca üç komutanlığa ayrılmıştı:

    1. Trablus Komutanlığı: Kurmay Albay Neşet
    2. Bingazi Komutanlığı: Kurmay Binbaşı Enver
    3. Derne Komutanlığı: Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal

Kasım 1911'de İtalyanlar Çanakkale Boğazı'na saldırmak için hazırlıklar yaptılar. Ancak Rusya ticari kaygılardan dolayı buna karşı çıktı.

Kasım ayında İtalyanlar, Ekim ayında boşalttıkları bazı mevzileri tekrar ele geçirdiler. 19 Aralık'ta bir İtalyan kolu, imha olmaktan son anda kurtuldu. Ayrıca bu dönemlerde İtalyan basını Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Fransa'yı, İtalya'nın başarılarına engel oldukları iddiasıyla suçlamaya başlamıştı.

8 Aralık'ta Trablusgarp'a gelen Mustafa Kemal, 22 Aralık'ta Tobruk Savaşı'nı kazandı. Derne'de 16/17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralandı. Bir ay hastanede tedavi gördükten sonra, 6 Mart 1912'de Derne komutanı oldu ve burada başarılı savunma muharebeleri yaptı.

Ocak 1912'de İtalyanlar'ın 100 bin kişilik askerine karşılık Bingazi'de 15 bin, Trablus'ta da yaklaşık 10 bin Osmanlı askeri savaşmaktaydı. Şubat ve martta İtalyanlar Bingazi'yi tamamen ele geçirdiler. Bunun yanında Beyrut limanındaki 2 küçük Osmanlı gemisini batırdılar. Yemen'de Ocak 1911'de başlayan isyan nedeniyle daha savaş başlamadan önce Trablus'taki kuvvetlerin bir kısmı bu bölgeye kaydırılmıştı. Ocak 1912'de İtalyan donanması Kızıldeniz'e girip, buradaki Osmanlı gemilerinden bazılarını batırarak Hudeyde limanını bombalamaya başladı. İtalyanlar'ın bölgedeki varlığı, deniz ulaşımını aksattığı için Yemen isyanının bastırılmasını zorlaştırıyordu.

25 Mart 1912'de Osmanlı Devleti'nin koruyucusu görevini üstlenen ve İtalya'nın müttefiki olan Almanya, arabuluculuk yapmak için İtalya Kralı'yla Venedik'te görüştü. Ancak bu görüşmeden bir sonuç çıkmadı.

18 Nisan'da İtalya donanması Çanakkale Boğazı'nı bombalamaya başladı. Bunun üzerine Osmanlı Devleti, boğazları kapattı. Ancak bu hareketin uluslararası ticarete darbesi çok büyük oldu. Rusya'nın tahıl ihracatı milyonlarca dolarlık zarara uğrarken, İngiltere, Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya gibi ülkelerin zararları da günlük $100. 000'ı buluyordu. Karadeniz'e gidecek olan İngiliz gemileri, Süveyş Kanalı üzerinden Hindistan'a gitmek zorunda kaldılar. Ancak 10 Mayıs'ta Avrupa ülkelerinin baskılarından dolayı boğazlar tekrar ticarete açıldı.[1]
Savaşın Sonu

Bunun üzerine 5 Mayıs'ta İtalya kuvvetleri, Rodos Adası'na çıkarma yaptılar ve 10 gün içerisinde Rodos'u, daha sonraki 2 hafta süre içerisinde 12 Ada olarak bilinen adalar grubunu ele geçirdi. Böylece 389 yıldır Osmanlı yönetiminde kalmış , yönetim merkezi Rodos Adası olan Cezair-i Bahr-i Sefid Eyaleti (12 Ada) tamamen İtalya'nın eline geçti. 8 Haziran'da Trablus'taki Osmanlı kuvvetleri çöle püskürtüldü. Haziran'dan Ağustos'a kadar süren çarpışmalar sonunda bütün batı sahil şeridi İtalyanların hakimiyetine geçti. 12 Temmuz'da 5 İtalyan savaş gemisi, Osmanlı filosuna saldırmak için Çanakkale Boğazı'na girdi. Ancak boğazın girişine Kilitbahir civarında çelik kablolar çekildiği için İtalyanlar ilerleyemeden ağır ateş altında kaldılar ve geri çekildiler (18 Temmuz). Bu, ayrıca savaş içindeki son deniz savaşı olmuştur. Eylülde Osmanlı Devleti ve İtalya Krallığı arasında barış görüşmeleri başladı. İki taraf da savaşın bitmesini istemesine rağmen çatışmalar devam ediyordu. 22 Eylül'de güçlü bir Osmanlı mevkii ele geçirildi. Binbaşı Enver Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetleri bazı saldırılar yapsalar da, ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar.

8 Ekim'de Karadağ'ın Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesiyle Balkan Savaşları başlayınca, Osmanlı Devleti her ne pahasına olursa olsun İtalya'yla barışa razı oldu, çünkü Ege Denizi'ndeki İtalyan donanması, Makedonya'ya yardım gönderilmesini engelliyordu. Sonuçta İtalya'nın şartları kabul edildi ve 15 Ekim 1912'de İsviçre'nin Ouchy (Uşi) kentinde antlaşma imzalandı.[1]
Uşi Antlaşması ve Sonuç

İmzalanan antlaşmaya göre;

1. Osmanlı Devleti Trablusgarp ve Bingazi'deki kuvvetlerini çekecek ve burayı İtalya'ya bırakacak,
2. Osmanlı Devleti, Trablusgarp'taki Müslümanların haklarını koruyacak,
3. İtalya, 12 Ada'yı Osmanlı Devleti'ne geri verecekti.

Ancak Osmanlı Devleti, Balkan Savaşları'nda 12 Ada'yı Yunanistan'a kaptırma endişesi içinde kaldığı için adaları, savaştan sonra geri almak şartıyla İtalya'ya verdi. Ancak İtalya, Balkan Savaşları bitmesine rağmen adaları kendi topraklarına kattığını ilan etti.

Savaş sonunda Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika'daki son topraklarını da kaybetmiş oluyordu. Ayrıca ileriki yıllarda Türkiye ve Yunanistan arasında sıkça sürtüşmelere neden olacak olan adalar sorunu da başlamıştı. II. Dünya Savaşı sırasında Almanya tarafından işgal edilen 12 Ada, bir taktik olarak Türkiye'ye hediye edilmek istenmiş, ancak ülkenin tarafsızlığını bozacağı için, bu öneri reddedilmiştir. 12 Ada, 1947 yılındaki Paris Antlaşması'yla Yunanistan'a bağlanmıştır.

İtalya'da ise savaş, İtalyan milliyetçiliğinin gelişmesine katkıda bulunmuş ve 1922 yılında Benito Mussolini'nin iktidara gelişini kolaylaştırmıştır.[1]
Notlar

Trablusgarp Savaşı, içinde barındırdığı bazı ilkler sebebiyle de ayrıca ilginç bir savaştır. Dünya tarihinde ilk kez uçakların savaş aracı olarak kullanılması bu savaşa rastlar. Trablusgarp Savaşı'nda İtalyan uçakları savaş sırasında bombalama ve bildiri dağıtma gibi görevler üstlenmişlerdi. Bunun için İtalyanlar, dünyada bir ilki gerçekleştirmişlerdir.[1]
Kaynaklar

[1] http://tr.wikipedia.org/wiki/Trablusgarp_Savaşı