Güneş Tanrısı Şamaş'ın İlâhisi
Güneş tanrısı olan Şamaş, mitolojiye göre ay tanrısı Sin'in [1] oğludur. Güneş kültü Mezopotamya'da iki merkez tanır. Kuzeyde Sippar, güneyde Larsa şehirleri.
Güneş tanrısı, insanların kalplerinde birinci derecede yer alır. Kendine mahsus bir mitolojisi yoktur. Çünkü gece gündüz durmadan seyahat ettiğinden kahramanlık menkabeleri yaratacak vakti kalmaz. Güneş tanrısı doğruluk tanrısı olarak tanıtılır. Yoksulların yardımcısı olup hukuk ve hakkaniyet onun eliyle meydana gelir.
Şamaş için muhtelif zamanlarda yazılmış ilâhiler vardır. Kasitler devrinde (1600-1170) yazılmış olan ve tercümesini yapmış olduğumuz bu ilahi hemen hemen en iyi muhafaza edilmiş olanlardan biridir. Buna rağmen kırık satırlar çoktur. Şamaş ilâhileri çok geniş görüşleri ve derin fikirleri ihtiva etmektedir. Bu ilahi acaba kime hitap etmiştir? Okuyup yazma bilen, yalnız okullarda bulunan bilginlerdir. Hammurabi (1750) [2] zamanında umumi kültür mevzuubahistir, ama bu da yalnız yüksek sınıfların çocuklarına aittir. Bu ilahi, Kasitler devrinin Feodal sisteminin başında bulunan büyükler için mi yazılmıştır? Bu da olamaz ; çünkü ilahi, kısa bir devrin mahsulü olmayıp çok yayılmıştır. Hatta bilginlerin bilgilerine karşı kasten basit yazılmıştır. Belki de halkın anlayabilmesi için doğrudan doğruya halka hitap etmektedir.
Dört sütundan ibaret olan tablet umumiyetle şu şekilde bir tasnife tabi tutulabilir:
Şair, umumi bir mukaddime ve güneşin ışığının kuvvetini tasvirle ilâhisine başlar, ondan sonra güneşin doğuşundaki güzellik ve onun canlı cansız herşeye nüfuzu ve herşeyi bilmesi gösterilerek, kudreti biraz daha kuvvette belirtilmektedir.
Güneşin yeraltı âlemiyle de ilgisi vardır. Gündüz dünyayı ısıtırken gece de yeraltı alemine gittiği düşünülür. Ve bu seyahati esnasında her iki tarafı da ısıtır ve aydınlatır. Şair güneşi, bilen, bütün meçhulleri halleden ve girift falları aydınlatan bir tanrı olarak göstermektedir.
Şamaş aynı zamanda ilahi bir yargıç vazifesini de üzerine almıştır. En müşkül zamanlarda, insanların kendilerini âciz hissettikleri anlarda onlara yardım edebilecek, onları teselli edecek yegane kudrettir. Kullarına küsen tanrıların gönüllerini etmek yine Şamaş'ın vazifesi olarak gösterilir.
Güneşin ışığını bir ağ gibi tasavvur eden şair, o ağın kudretini tasvire ayrıca önem vermiştir. En ahlaki mevzulara temas ederken de suçlunun cezasını şiir diliyle vermeye çalışmıştır. Muhtekirler karşısında aldığı tavır açıktır. Vezin, alış-verişlerinin doğru ve hileli işleri karşısında Şamaş, doğruluğunu bize tekrar tekrar açıklar. Sonunda umumiyetle bütün ilâhilerde görülen taktis ve tel'in motifi ile neticelenir.
SÜTUN I:
1. [Karanlık] göğü ışıklandıran,
2. Yukarının ve aşağının [karanlığın'] aydınlatansın.
3. Şamaş, sen [karanlık] göğü ışıklandıran,
4. Yukarının ve aşağının [karanlığını] aydınlatansın.
5. Senin şuâların ağ gibi [bütün memleketi] örttü,
6. Girift dağların [karanlığını] nurlandırdın.
7. Senin doğuşun [bütün kralları] sevindirdi,
8. [ANUNNAKİ] ve IGIGI'lerin [3] hepsi senden neşelendiler.
9. Yazılı sırrı [bilginlerin] öğrenmişler,
10. Senin ışığının dokusu, adımları [tanzim ediyor].
11. Senin ışığını [sakinler] ararlar,
12. Dört iklimi ateş gibi [ısıtansın].
13. [Bütün ANUNINAKİ'lerin] kapısı ardına kadar açıldı,
14. Ve IGIGİ'lerin kurbanlarını [kabul ediyorsun].
15. Ey SAVIAS senin doğuşuna [insanlar] diz çökmüşler,
16. SAMAS [senin batısında kavimler secde ederler].
17. Aydınlatan, karanlığı açan [......],
18. Kızdıran, günlük [......], hububatı yetiştiren sensin.
19. Senin saçtığın şuâlar yalçın dağları örttü,
20. Senin döktüğün ışık dünyanın sattım! doldurdu.
21. Dağlara sarkmışşın, derinliklere bakıyorsun,
22. Bütün dünyanın çevresini gök içinde denk tutan sensin.
23. Bütün dünyadaki insanların hepsini sen idare eder,
24. Büyük EA'nın [4] halk ettiklerini sen güdersin,
25. Can taşıyanları bir arada ahenkle denk tutarsın,
26. Aşağıda ve yukarıdakilerin çobanı sensin.
27. Gök yüzünde daima yoluna devam ediyorsun,
28. Çok geniş olan yer yüzünü her gün dolaşıyorsun.
29. Gök, yeryüzü, dağlar ve denizler üzerinden,
30. Her gün (ve) daima geçiyorsun.
31. Aşağıda [ .... ] KUBU [5] ve ANUNNAKİ'yi sen güdüyor,
32. Yukarıda insanların hepsini sen idare ediyorsun.
33. Aşağıda ve yukarıda çobansın,
34. Cihanın ışığını tanzim eden Şamaş sensin.
35. Geniş denizi aşarsın,
36. IGIGİ'lerin bilmedikleri derinliği bilirsin.
37. Senin ziyan okyanusa inince,
38. Senin ışığı n ı deniz devleri görürler.
39. Dünyayı ip gibi bağlamış tutuyorsun, bir sis gibi örtmüşsün,
40. Senin geni ş gölgen bütün memleketlere yayılır.
41. Her gün yorulmana rağmen yüzün kararmıyor,
42. Geceleri bat ı p okyanusu ısıtıyorsun.
43. Bilinmeyen mıntakalardan, sonsuzluklardan,
44. Ey Şamaş, uykusuz (olarak) gündüz geldin, gece gidiyorsun.
45. İGİGI'lerin arasında senden başka ıstırap çeken yoktur,
46. Yeryüzündeki bütün tanrılar arasında senden başka ıstırap çeken yoktur.
47. Sen doğarken bütün tanrılar toplanırlar,
48. Ve senin muhteşem ışığın memleketleri kaplar.
49 Ki o memleketlerin hepsinin lisanlar ı ayrıdır,
50. Onların düşüncelerini sen bilirsin, adetlerini sen güdersin.
51. İnsanların hepsi seninle beraber sevinirler,
52. Ey Şamaş, hep beraber senin ışığına hasret duyarlar.
53. Bakıcı tütsüsüyle kurban tertiplerini yaparken,
54. Aletleriyle senin [......]
55. Yorucu, rüyalar ı tabir ederken,
56. İyi ve kötü senin önünde diz çöker.
SÜTUN II
1. Sen olmadan [kim] okyanusa [inebilir]?
2. [Kötünün] fena niyetlerini sen açıklıyorsun.
3. [......] ,
4. [Doğru adam suya batarsa] uykuya dalar [ve kurtulur].
5. Fenayı titretiyorsun, [hiddetliyi],
6. Haklı hüküm giyeni mukaddes nehre batırıyorsun.[6] [......]
7. Ey Şamaş, [kötülere] karşı doğru hükmü sen verirsin,
8. Bunun içinde sözlerin açıktır değiştirilemez, [ve yüzün gizlenmez].
9. Yolu güç olan gurbet yolcusunu sen desteklersin,
10. Denizleri aşana, dalgalardan korkana sen [işaret] verirsin.
11. Görülmeyen keçi yollarını avcıya [sen gösterirsin],
12. Ey [Şamaş,] sana başvuran, [yolunu] şaşırmaz.
13. Para taşıyan [taciri] fırtınadan sen kurtarırsın,
14. [......] okyanus içinde batacağa kanat takıyorsun.
15. Şehri [uzak olana bir payitaht] gösteriyorsun,
16. Gasbedilene, bilinmeyen [ailesini] buldurursun.
17. Şehir meclisi tarafından atılan', tekrar şehre döndürülüyorsun,
18. Baba evinden [mahrum edilen bir sürgüne] evini iade ediyorsun.
19. Kullarına küsen tanrıyı [7] sen [barıştırıyorsun],
20. Senin ciğer falını [8] görünce [bakıcı bir zavallının istikbalini okur].
21. [Doğruya] dayanıyorsun [......],
22. Sen onun hükmünü kesiyorsun [zindandan kurtarıyorsun].
23. [Tövbe edeni] affediyorsun,
24. Cehennemde [ölüleri kurtarıyorsun].
25. Küsen tanrıçaları [barıştırıyorsun ],
26. Üstünsün [ve senden üstün] kimse yoktur.
27. Ey Şamaş, senin büyük ağından [kötüler kurtulamaz],
28. Senin avcı ağına [cürüm işleyenlerin hepsi yakalanır].
29. Senin yeminini [bozanları senin ağın sarar],
30. [Günahtan] korkmayanlara [ „].
31. Senin büyük ağın yayılmıştır [kurtulamazlar],
32. Kim arkadaşının karısına göz [kursa],
33. Ölüm mukadderatından evvel [alev onu tutuşturacak].
34. Ateşle yanmak ve hastalıkla kavrulmak onca mukadderdir. Tohumu [yok olacak],
35. Senin silahların yanında o koruyucu [bulamaz].
36. Onun mahkemesinde babası yanında bulunmaz,
37. Hatta kardeşleri bile cevap veremezler.
38. Haberi olmadan tuzağa düşürtenin
39. Fena iş tasarlayanın, erkekliğini söndürüyorsun.
40. Desise yapan, kötü düşünenin yeri sarsılır.
41. Yolsuzluk yapan hakime kelepçeyi gösteriyorsun.
42. Rüşvet alana, adil olmayana günahı ceza olarak yüklüyorsun,
43. Rüşvet kabul etmeyeni, zayıfları müdafaa edesin.
44. Bu Şamaş'ın hoşuna gider ve ömrünü arttırır.
45. Danışan, adil hüküm veren hakimi,
46. Saray mükafatlandırır, prenslerin ikametgahı onun ikametgahıdır.
47. Faizle verilen borç paradan muntekir ne kazanır?
48. Kârdan mahrum olur kesesini kaybeder.
49. Uzun mühletle para veren ve bir akça mukabilinde [ancak] bir okka,,,..
50. Bu Şamaş'ın hoşuna gider, ömrünü arttırır.
51. Yanlış terazi kullanan [aldatıcı bakkal],
52. Vezin (taşlarını) değiştiren tüccar, [itibarını] aşağılatır.
53. Kasasından mahrum olup [kesesini kaybeder].
54. Teraziyi cömertçe kullanan doğru adama servet [verilir].
55. Ona herşey çoğalır, [saadet] hediye edilir.
56. [Kendi menfaatine göre] Şinik kullanan tahsildar [......]
57. Aç olanlara gıda bırakmayan, fazla tahsil eden,
SÜTUN III
1. Aç olana [gıda bırakmayan], fazla tahsil eden,
2. [......] insanların lâneti onu yakalayacak.
3. [Kral onun kabahatini] soracak ve ona vergi yükletilecek,
4. [......] kendi varisi üzerinde hakkı olmayacak.
5. Onun kardeşleri, [onun evine] girmeyecekler,
6. [Büyük] ölçü ile veren, iyilik yapan,
7. Şamaş'ın [hoşuna] gider ve ömrü artar.
8. Ailesi çoğalır, zenginliği artar,
9. Kaynak suyu gibi ahfadı asla tükenmez.
10. İyilik ve yardım için borç veren [mühlet] koymak bilmeyen,
11. Kalbinin hislerini (iyiliğe) çevirenin [lehine] kaydedilir.
12. Fenalık yapanların nesli [devamlı değildir],
13. Herşeyi reddedenlerin sözü senin önünde açıktır.
14. Sen bu sözü en kısa zamanda çözersin,
15. İşitirsin, fenaları dinleyip onların hükümlerini görürsün.
16. Kim olursa olsun, herkes senin eline teslim edilmiştir.
17. Onların idaresini doğrultursun, bağlı oldukları şeyi çözersin.
18. Ey Şamaş duaları, ricaları, hürmetleri işitir,
19. Tebcili, diz çökmeyi, fısıltıyı ve secdeyi (görürsün).
20. Sefiller, içten seni çağırırlar,
21. Zayıf, aciz, aldatılmış ve fakir,
22. Çocuğunu kaybeden anne, muntazam ve her gün sana başvurur.
23. Evinden ve köyünden uzak olan,
24. Kırın mahsulüyle çoban sana vurur.
25. Kargaşalıkta çoban çocuk, harp tehlikesinde sığırtmaç,
26. korku içinde ilerleyen kervan [Ey Şamaş] sana baş vurur.
27. [Seyyar tüccar], parasını yanında taşıyan kalfa,
28. Ağıyla teçhiz edilen balıkçı, [Şamaş] sana başvurur.
29. Vuran avcı, ganimetle aydan dönen,
30. Ökse kuran, kuşçu, sana başvurur.
31. Güneş ışığının düşmanı olan yılan gibi sürünen hırsız,
32. Kır yolundaki cani sana kaçar.
33. Dolaş an ölü, gaip ruh Şamaş, sana başvururlar.
34. Sen [hepsini dinledin].
35. [Sana baş vuranların] (isteklerini) alıkoymadın.
36. Ey Şamaş sen kâhinlerin [ağzından konuşuyorsun].
37. Rüya yorucu kadınların [kulaklarını açıyorsun].
38. [......] kadınların [hükümlerini veren sensin].
39. Onların ciğer fallarını [sen idare ediyorsun], kurbanlarının yanında oturuyorsun,
40. Dört iklim boyunca onların hakkına sen bakıyorsun.
41. Yeryüzünde kadınların bulunduğu her yerde onların kulaklarını sen açıyorsun,
42. Semâ, senin gözünün çerçevesi kadar büyük değil.
44. Her ayı n yirminci gününde bayramlardan [10] sevinçlerden neşeleniyor,
45. Yiyorsun, çarşıdaki sâkinin yaptığı en nefis birayı [11] içiyorsun,
46. Ve sâkilerin sundukları birayı kabul ediyorsun.
47. Kuvvetli dalgalarla çevrilenleri sen korudun,
48. Temiz ve saf büyüleri kabul ediyorsun.
49. Onların karıştırdıkları birayı içiyorsun.
50. Dilenen isteklere sen ulaştırırsın.
51. Diz çöken kadınları, günahkarları sen affedersin,
52. Sana edilen duaları sen kabul edersin.
53. Senin kulun olan yolcular, ismini överler,
54. Senin eserlerini ebediyete kadar anlatırlar.
55. Ağızları pis, (çenesi düşük) olanların,
56. Sözleri bulut gibidir, ne önü ne [arkası] var.
SÜTUN IV
1. Geniş yeryüzünü geçenler,
2. Yüksek dağlara ayak basarlar,
3. Dehşetle dolu olan deniz devleri,
4. Denize girip tatlı suyu aşarlar,
5. Sevk edilen nehir mahsulleri ey Şamaş senin önündedir.
6. Hangi dağlar senin şualarını giyinmemiştir?
7. Hangi iklimler, senin parlak korunla ısınmamıştır ?
8. Karanlığı aydınlatan, karanlığı ışıklandıran,
9. Zulmeti açan geniş yeryüzünü aydınlatan,
10. Günü ışıklandıran, günün ortasında yeryüzüne kızgın hüzmeler indiren,
11. Geniş ufukları alev gibi kızdıran,
12. Günleri ki saltan, geceleri uzatan,
13. Avazı soğuğa, donu kara [çeviren],
14. Göğün büyük kapı sının kilidini [açan], iskan edilmiş dünyanın iç kapısını yaran, Şamaş sensin.
15. Sap, çivi, anahtar, kilidi [taşıyanı]
16. Affetmeyen [adil hakime], hayatı hediye edersin.
17. Ölüm tehlikesi içerisindeki gaspedilmiş olanı [kurtaran],
18. akıl [veren] , danışan, istişare eden, nasihat veren,
19. [Tanın meş'alesini] taşıyan geniş insanlara,
20. [Karanlığının] tahtını ve asasını [sabitleştiren] ,
21. [
22.[......].
23.[
24. [......]
25. Parlak ikametgah olan [E. BABBAR'da ....]
26. [Gümüş tabak üzerinde] iklimlerin gıdasını,
27. Krallar, büyük rahipler ye prensler [sana takdim etsinler].
28. [Sana hürmet edenler] vergilerini sana taşısınlar,
29. [Coşsun E. BABBAR'a], dünyanın mahsulü olan kurbanlardan,
30. [Parlasın] , dinçleşsin mukaddes odan.
31. Sözleri değişmeyen [vezirin BUNENE] seni takdis etsin,
32. [Senin sevgili gelinin Aja] [13] düğün odasında sana sağ ol desin.
0Awesome Comments!