Divan Edebiyatı Şiirinden Seçme Beyitler




Divan Edebiyatı Şiirinden Seçme Beyitler

Derleyen: Akhenaton

Ahmed Paşa

«Canıma bir merhaba sundu ezelden çeşm-i yâr
Öyle mest oldum ki gayrın merhabasın bilmedim.»


Ahmed Paşa

Avnî (Fatih Sultan Mehmed)

«Kimsesiz bir kimse yok herkesin var kimsesi
Kimsesiz kaldım medet ey kimsesizler kimsesi»


Fatih Sultan Mehmed

Bağdatlı Rûhî

«Künc-i mihnetde rakîbâ beni tenhâ sanma
Kâr ger sende yatursa elemi bende yatur.»


Bağdatlı Rûhî

Bâkî

«Cihânın nimetinden kendi âb u dânemiz yeğdir.
Elin kaşânesinden kûşe-i virânemiz yeğdir.»


Bâkî

«Geh-i vuslâtta âşık, geh mehcûr.
Bu dünyâdır geh-i mâtem, geh-i sûr.»


Bâkî

«Hurşîd'e baksa gözleri halkın dola gelir.
Zîrâ gelince hatıra, ol Mehlîkâ gelir.»


Bâkî

Esrâr Dede

«Sanman ki sef'âdan semâh-ı râh ederim.
Döner döner bakarım, kûy-i yâre âh ederim.»


Esrâr Dede

Fuzûlî

«Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâre su»


Fuzûlî

«Arızın yadıyla nem-nak olsa müjganım nola
Zayi olmaz gül temennasiyle vermek hare su»


Fuzûlî

«Âşiyân-ı murg-ı dil zülf-i perîşânındadır
Kande olsam ey perî gönlüm senin yanındadır»


Fuzûlî

«Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabîb
Kılma dermân kim helâkim zehri dermândadır»


Fuzûlî

«Bende Mecnûn'dan füzûn âşıklık istidâdı var.
Aşık-ı sadık benem, mecnunun ancak adı var.»


Fuzûlî

«Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı?»


Fuzûlî

«Ger ben ben isem nesin sen ey yâr
Ger sen sen isen neyim men-i zâr»


Fuzûlî

«Ger derse Fuzûlî ki «güzellerde vefâ var»
Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır»


Fuzûlî

«Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı»


Fuzûlî

«İlm kesbiyle pâye-i rif'at, arzû-yı muhâl imiş ancak.
Aşk imiş her ne var âlemde; ilm bir kıyl ü kâl imiş ancak.»


Fuzûlî

«Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı»


Fuzûlî

«Karbân-ı râh-ı tecrîdiz hatır havfın çekib
Gâh Mecnûn, gâh ben devr ile nevbet ederiz.»


Fuzûlî

«Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge,
Ne açar kimse kapım, bâd-ı sab'âdan gayrı.»


Fuzûlî

«Öyle sermestim ki idrâk etmezem dünyâ nedir.
Ben kimim, sâkî olan kimdir, mey-i sahbâ nedir.»


Fuzûlî

«Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su»


Fuzûlî

«Suya versün bağbân gülzârı zahmet çekmesün;
Bir gül açılmaz yüzün tek verse min gülzâre su.»


Fuzûlî

«Ya rab bana cism-u can gerekmez,
Cânân yok ise cihan gerekmez»


Fuzûlî

«Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl aşina beni.
Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüda beni.»


Fuzûlî

Hayâlî

«Anı hoş tut garîbindir efendim işte biz gittik
Gönül derler ser-i kûyunda bir divânemiz kaldı»


Hayâlî

«Cihân-ârâ cihân içredür ârâyı bilmezler
O mâhiler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler»


Hayâlî

Kadı Burhâneddîn

«Dilberün işi 'itâb u nâz olur.
Çeşmi câdû gamzesi gammâz olur.
Ey gönül sabr it tahammül kıl ana,
Yâre irişmek işi az az olur.»


Kadı Burhâneddîn

Lâ-Edrî

«Hâlimi arz etmeye yâri tenhâ bulamam.
Yâri tenhâ bulsam, kendimi aslâ bulamam.»


Lâ-Edrî

Kanûnî Sultan Süleyman (Muhibbi)

«Aşk mıdır ki bivefa güller elinden geceler
İnletip bülbülleri ta subh-u güya eyleyen»


Kanûnî Sultan Süleyman

«Aşk mıdır ki bir keman ebru nigarın yâdına
Ok gibi kaddimi büküp benim de ya eyleyen!»


Kanûnî Sultan Süleyman

«Aşk mıdır ki boynuma takıp belâ zincirini
Gezdirip mecnun gibi alemde rüsva eyleyen...»


Kanûnî Sultan Süleyman

«Aşk mıdır ki bu Muhibbî sinesine dağ vurup
Ahir anın gözleri yaşını derya eyleyen...»


Kanûnî Sultan Süleyman

«Aşk mıdır ki cân-ı dil mülkünü yağma eyleyen
Aşk mıdır sînem içinde gelip de ca eyleyen»


Kanûnî Sultan Süleyman

«Aşk mıdır ki fenni derdi okutup aşıklara
Fasl-ı babı sinemin levhinde inşa eyleyen»


Kanûnî Sultan Süleyman

«Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi»


Kanûnî Sultan Süleyman

Nâbî

«Çok da mağrûr olma kim mey-hâne-i ikbâlde,
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz.»


Nâbî

«Hikmet, taleb-i malda Kârûn gibi şimdi;
Hahişger-i lokmada lokmân unutulmuş.»


Nâbî

Nâhîfî

«Ben ki her cemiyetin nâlânıyam
Hemdem-i hoş hâl ü bed-hâlânıyam»


Nâhîfî

«Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım»


Nâhîfî

«Her kişi zu'munca bana yâr olur
Sohbetimden tâlib-i esrar olur»


Nâhîfî

Nâilî

«Dil verdiğimiz yâre nigâh-i gazabından
Tasrîhe mecâl olmadı îmâ ile geçtik»


Nâilî

«Eczâmızı hep rîk-i beyâbân-i gam itsek
Cânâne giden nâme-i hicrâna dökülsek»


Nâilî

«Kadem kadem gece teşrîfi Nâilî o mehin,
Cihân cihân elem-i intizâra değmez mi?»


Nâilî

Necâtî

«Ey Necati, yürü sabreyle elinden ne gelir
Hublar, cevr-u cefayı kime öğretmediler»


Necâtî

«Gül-şen-i vasfında her beyti Necati çakerin
Benzer ol mevzun nihale kim ucunda gül var»


Necâtî

Nedîm

«Bu şehr-i Stanbul ki bî-misl ü bahâdır.
Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır.»


Nedîm

«Buy-ı gül taktir olmuş nâzın işlenmiş ucu
Biri olmuş huy birisi dest-mal olmuş sana»


Nedîm

«Döğülmeğe söğülmeğe koğulmağa billâh
Hep kâilim ammâ ki efendim senin olsam»


Nedîm

«Hac yollarında meş'ale-i kârbân gibi
Erbâb-ı ışk içinde nümâyânsın ey gönül»


Nedîm

«Haddeden geçmiş nezaket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhgâr-ı âl olmuş sana»


Nedîm

«Kal'a-yı maarîf satılık suklarında
Bazâr-ı hüner, mâ'deni ilm ü ulemâdır.»


Nedîm

«Niçin sık sık bakarsın böyle mir'at-ı mücellaya
Meğer sen dahi kendi hüsnüne hayran mısın kâfir»


Nedîm

«Sînede bir lahza ârâm eyle gel cânım gibi
Geçme ey rûh-i revân ömr-i şitâbânım gibi»


Nedîm

«Şöyle gird olmuş Frengistan birikmiş bir yere
Sonra gelmiş kûşe-i ebrûda hâl olmuş sana»


Nedîm

«Tahammül mülkünü yıkdın Hülâgu Hân mısın kâfir
Aman dünyayı yakdın âteş-i Sûzân mısın kâfir»


Nedîm
Nef'î

«Aşıka ta'n olmaz mübteladur n'eylesün!
Ademe mihr ü muhabbet bir beladur n'eylesün!»


Nef'î

«Bir nefes dîdâr içün bin cân fedâ itsem n'ola
Nice demlerdür esir-i iştiyâkıdur gönül»


Nef'î

«Derdim nice bir sînede pinhân ederim ben
Bir âh ile bu âlemi vîrân ederim ben»


Nef'î

«Ehl-i dîldir diyemem sînesi sâf olmayana;
Ehl-i dîl, birbirini bilmemek insâf değil.»


Nef'î

«Tût-i mûcize-i gûyem, ne desem laf değil.
Çerh ile sçyleşemem, ayinesi sâf değil.»


Nef'î

Neşâtî

«Gitdün ammâ kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile»


Neşâtî

Nev'î

«Bağleten olmuş iken tût-i gurâba hem nişn,
Yine şekvâ-yı gûrâb eder, garâbet bundadır.»


Nev'î

Râgıb Paşa

«Hârâbât ehlini hor görme zâhid
Hazineye mâlik ne viraneler var»


Râgıb Paşa

Râsih

«Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne»


Râsih

«Yârdan mechûr iken, düştük diyâr-ı gurbete,
Dehr, gösterdi bize hicrân hicrân üstüne.
Hem mey içmez, hem de güzel sevmez demişler hakkımda,
Eylemişler Râsîh'e bühtân bühtân üstüne.»


Râsîh

Sâbit

«Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir;
Müptela-yı gâma sor kim geceler kaç vakit!»


Sâbit

Süleyman Çelebi

«Allah adın zikr idelüm evvela
Vâcib oldur cümle işte her kula»


Süleyman Çelebi

Şeyh Gâlîb

«Aşk bir şem-i ilahidir benim pervanesi
Şevk bir zincirdir gönlün anın divanesi»


Şeyh Gâlîb

«Gül âteş gülbün âteş Gülşen âteş cûyban âteş
Semender-tıynetân-ı aşka bestir lâlezâr ateş»


Şeyh Gâlîb

«Nesîm âteş çıkardı gonce-i bağ-ı ümidimden;
Bırakdı gülşen-i âmâline berk-i bahâr âteş.»


Şeyh Gâlîb

«Yine zevrâk-ı derûnum kırılıp kenâre düşdü.
Dayanır mı şîşedir bu reh-i sengsâre düşdü.»


Şeyh Gâlîb

Şeyhî

«Câm-ı cihân-nûmân yüzün pâk tut müdâm
Âlemde nîk ü bed ferah u gam gelir gider»


Şeyhî

ŞeyhülislamYahyâ

«Aşka kâbil dil mi yok şehr içre yâ dilber mi yok
Mest yok meclisde bilmem mey mi yok sâgâr mı yok»


ŞeyhülislamYahyâ

«Cihânda âşık-i mehcûr sanma râhat olur
Neler çeker bu gönül söylesem şikâyet olur»


ŞeyhülislamYahyâ

«Ders-i aşkın müşkilin Yahyâ nice halleylesin
Söyleyenler kendini bilmez bilenler söylemez»


ŞeyhülislamYahyâ

«Dikdiler her yâre kim sinemde açdı hançerüň
Seyrine gel bağ-ı mihnetde açılmış güllerüň»


ŞeyhülislamYahyâ

«Gonce-i dil açılub hatır niçün şad olmaya
Bağda güller mi yok gülşende bülbüller mi yok»


ŞeyhülislamYahyâ

«Görmezüz bir dil ki tûtî gibi güftâr eyleye
Söyledir mi yok cihânda söyler mi yok»


ŞeyhülislamYahyâ

«İrdi bahâr sen dahı şâd olmadın gönül
Güllerle lâlelerle küşâd olmadın gönül»


ŞeyhülislamYahyâ

«Ne tende cân ile sensüz ümîd-i sıhhat olur
Ne cân bedende gam-ı firkâtünle râhat olur»


ŞeyhülislamYahyâ

«Sun sâgarı sâkî bana mestâne disünler
Uslanmadı gitdi gör o divâne disünler»


ŞeyhülislamYahyâ

Tâcî Bey

«Göz yaşlı gönül zülf-i perîşânlar içinde
Kaldım karanu gecede bârânlar içinde»


Tâcî Bey

Yavuz Sultan Selim (Selîmî)

«Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek
Eşkimi kıldı füzûn giryemi hûn etti felek
Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek»


Yavuz Sultan Selim

«Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-i firâkız
Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden»


Selîmî

Zâtî

«Ayıttı ol peri, birgün düşüne girüren bir şeb,
Sevincimden nice yıllar geçipdir görmedim onu.»


Zâtî

Ziyâ Paşa

«Âdeme âdem gerektir âdem etsin âdemi
Âdem âdem olmayınca âdem netsin âdemi»


Ziyâ Paşa