Tepegöz
Tek gözlü dev, eski Yunan mitolojisinde Kiklop olarak geçer. Bir Dede Korkut (Korkut Ata) masalında; kılıcın kesmediği, okun işlemediği bir bedene sahip, yalnızca gözünden zarar verilebilen, çobandan olma, peri kızından doğma canavar. Basat adlı kahraman tarafından öldürülür.[1]
Dede Korkut Hikayeleri'nde olağanüstü olaylara sıkça yer verilir. Genellikle bu olağanüstü olaylar Oğuz toplumuna iyilik getirirler. Bazen de kötülüklerin var olduğunun bilinmesi için hikayelerde yer alırlar. Ancak daha önceden de, toplumu ikaz ederler. "Kötülüklere hazırlıklı olun" denilir. Böylece olağanüstü olaylara, kötülüklere karsı toplumun dikkati çekilir.[2]
Tepegöz ile Homeros'un Odysseeus adlı eserinin dokuzuncu rapsodisindeki kyklop Polyphemos arasında bağlantı kurulur. Bu konuda tartışmalar sürmektedir. Ancak, Abdulkadir İnan,"er-Töştük Destanı'nda, nehirde görülen ciğerden bir canavarın (dev) çıktığını hatırlattıktan sonra Tepegöz'ün asla başkalarından alınma olmadığını şöyle bildiriyor: '!Artık 'Tepegöz' Oğuzlar Anadolu'ya geldikten sonra Yunan sikloplarından alınmış ve hikâyeye girmiş demeğe mahal yoktur." diyerek konuya açıklık getirmiştir. Yine, bu konuda Gökyay, «Tepegöz menkıbesinin nereden çıktığı, nerden geldiği konusunun münakaşası bir sonuca bağlanamazsa da ilk kaynağının Türkler arasında bulunduğu söylenebilir. Dede Korkut kitabının öteki hikâyeleriyle Tepegöz hikayesinin dil ve üslûp yönünden bir ayrılığı yoktur.» [3] diyerek konuyu bağlamıştır.
Aynı konuda Bahaeddin Ögel Er-Töştük destanı ile Tepegöz hikâyesini karşılaştırır ve «Dede Korkut'un ve Tepegöz hikâyesinin araştırılmasında başta gelen nokta, 'motiflerin sırası' ve diğer Türk destanlarındaki motiflere olan benzerliğidir. Ayrıca motiflerin eski Türk dini, inanışları ve gelenekleri ile bağdaşmasıdır. Aşağıda da görüleceği gibi, Dede Korkut'taki Tepegöz hikâyesini, Türklerin inanışları bakımından, açıklayıp yorumlayabilmek için, elimizde yeterli vesika vardır.» diyerek hikâyenin Türk kültürüne ait olduğunu belirtir.[4][5]
Tepegöz, Penelope ile Banı Çiçek, Odysseus ile Bamsı Beyrek arasında da dikkat çekici benzerlikler saptanmıştır. Dede Korkut kitabı ilk defa 19. yüzyılın başlarında, Doğu araştırmacısı olan Heinrich Friedrich von Diez tarafından Almancaya çevrilmiştir. Kyklop Poliyphemos ile Tepegöz ilk defa bu eserde eşleştirilir; yazarın bu karşılaştırma sonucunda ortaya attığı tez, Homeros'un Odysseus'unda yer alan bu canavar figürün ve ilintili öyküsünün Doğu'nun efsane külliyatından alındığı yolundadır.[6] Bu sav bütünüyle desteklenemese de, alışverişin tersi yönde gerçekleştiği, yani Doğu'nun Batı'dan etkilenmiş olması da, en azından Türk araştırmacılara göre, pek olası değildi, çünkü "bir defa Şark, Yunan mitolojisini tanımamıştı, dolayısıyla Homer'in yazılarını tercüme edemezlerdi, çünkü mitolojisi cihetinden hiç anlaşılmayacaktı. Bizzat Asya dilleri bunun için muhtaç oldukları ifadeden mahtumdurlar.[7]. Bu yaklaşım, Avrupalı araştırmacının düşüncesine, özellikle Tepegöz/K yklop Polyphemos öyküsünün Doğu kökenli olduğu fikrine katılmakta, "Homer'in Asya seyahatinde Tepegöz efsanesini işitip Polyphemos'un esas hatlarını oradan aldığı düşüncesini öne sürmektedir.[8]
Tepegöz'ün Doğuşu
"Oğuz bir gün yaylaya göçtü. Aruz'un bir çobanı vardı. Adına Konur Koca oğlu Sarı Çoban derlerdi. Oğuz'da ondan önce kimse göçmedi. Uzun pınar denmekle meşhur bir pınar vardı. O pınara periler konmuştu. Ansızın koyun ürktü. Çoban, tekeye kızdı, ilerledi, gördü ki, peri kızları kanat kanada bağlamışlar, uçuyorlar. Çoban, kepeneğini üzerlerine attı, peri kızının birini tuttu. Kendini tutamadı, onunla çiftleşti. Koyun ürkmeye başladı, çoban koyunun önüne seğirtti. Peri kızı kanat vurup uçtu: Çoban, yıl tamam olunca, bende emanetin var, gel al" dedi, ama "Oğuz'un basına kötülük getirdin" dedi. Çobanın içine korku düştü, ama kızın derdinden benzi sarardı." [9]
İşte doğan o çocuk Tepegöz'dür ve Oğuz'a büyük felaketler getirmiştir. Peri kızı çobana "Oğuzun basına kötülük getirdin" diye mesajını Oğuz toplumuna vermiştir. Toplumların yaşadığı olağanüstü dönemler olduğu gibi, bu dönemlerde toplumun sorunlarını da çözecek olağanüstü insanlar vardır. Bu insanları, toplumlar çıkarır. Dede Korkut, Oğuz toplumu için olağanüstü insanlardan biridir ve sorun çözücüdür.[2]
Hikayenin Özeti
Oğuzların üstüne düşman gelir. Aruz Koca da kaçarken oğlu Basat'ı düşürür. Oğlanı bir aslan alıp besler. Çocuk zamanla büyür. Evine çağırırlar, gelir. Ama tekrar aslanın yanına gider. Bu arada bir çoban su kenarında gördüğü güzel peri kızını çok beğenir. Dayanamaz ve onunla birlikte olur(peri kızının rızası olmadan). Peri kızı bu birleşmeden bir çocuk dünyaya getirir, fakat bu çocuk bir canavardır, bir samanlıkta büyür ve gelişir. Büyüdükçe büyür, dev kadar olur. Bu yaratığın kafasında sadece bir göz vardır ve bu yüzden tepegöz denilmiştir. Bir türlü besleyemezler, ne verseler yer ama doymaz. Dağlara çıkar, harami olur. Her gün onlarca insan yer. Bunun üzerine Dede Korkut'u çağırırlar ve Tepegöz'e haraçta anlaşmak isterler. Tepegöz, her gün beş yüz koyunla, bu koyunu pişirecek aşçıya razı olur. O sırada Basat, ailelerin feryatlarını duyar ve sorar. Öğrenince Tepegöz'le savaşmaya gider. Dövüşte Tepegöz'ün gözüne kızgın şişi saplayarak onu öldürür ve halkı tepegözden kurtarır.
Burada çobanın peri kızına verdiği zarar sonucu oğuzların başına gelen felaketler, toplumda kadınlara iyi davranılması konusunda ders vermektedir.[10]
Kaynaklar
[1] www.golgelerkitabi.com/forum/index.php?topic=40.0;imode
[2] Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu (İstanbul Ticaret Üniversitesi, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi), "Dede Korkut Hikayelerinde İletişim Belgeleri - II", İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi.
[3] Orhan Şaik Gökyay, "Dedem Korkutun Kitabı", İstanbul 2004, s.DXXXVII.
[4] Bahaeddin Ögel, "Türk Mitolojisi II", Ankara 2006, s.68.
[5] Yrd. Doç. Dr. Sinan Gönen, "Göç Yolunda Kaybolan Basat İle Göç Yolunda Dünyaya Gelen Tepegöz'ün Günümüzde Anlatılan Bir Varyantı Üzerine", Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı: 99, s.4.
[6] H. F. "von Diez, Der neuentde.ckte ouglızisclıe eyklop", Berlin und Halle, 1815,c. Il., s. 399.
[7] Orhan Şaik Gökyay, "Dede Korkut, İstanbul", 1938, s.YU
[8] Dr. Ayşen Sina (Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi), "Alkestis ve Deli Dumrul", http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/31/271.pdf
[9] Adnan Binyazar; "Dede Korkut", Yapı Kredi Yayınları - 667, İstanbul, 2002, s.123.
[10] Wikipedia, http://tr.wikipedia.org/wiki/Basat%27%C4%B1n_Tepeg%C3%B6z%27%C3%BC_%C3%96ld%C3%BCrmesi
Tek gözlü dev, eski Yunan mitolojisinde Kiklop olarak geçer. Bir Dede Korkut (Korkut Ata) masalında; kılıcın kesmediği, okun işlemediği bir bedene sahip, yalnızca gözünden zarar verilebilen, çobandan olma, peri kızından doğma canavar. Basat adlı kahraman tarafından öldürülür.[1]
Dede Korkut Hikayeleri'nde olağanüstü olaylara sıkça yer verilir. Genellikle bu olağanüstü olaylar Oğuz toplumuna iyilik getirirler. Bazen de kötülüklerin var olduğunun bilinmesi için hikayelerde yer alırlar. Ancak daha önceden de, toplumu ikaz ederler. "Kötülüklere hazırlıklı olun" denilir. Böylece olağanüstü olaylara, kötülüklere karsı toplumun dikkati çekilir.[2]
Tepegöz ile Homeros'un Odysseeus adlı eserinin dokuzuncu rapsodisindeki kyklop Polyphemos arasında bağlantı kurulur. Bu konuda tartışmalar sürmektedir. Ancak, Abdulkadir İnan,"er-Töştük Destanı'nda, nehirde görülen ciğerden bir canavarın (dev) çıktığını hatırlattıktan sonra Tepegöz'ün asla başkalarından alınma olmadığını şöyle bildiriyor: '!Artık 'Tepegöz' Oğuzlar Anadolu'ya geldikten sonra Yunan sikloplarından alınmış ve hikâyeye girmiş demeğe mahal yoktur." diyerek konuya açıklık getirmiştir. Yine, bu konuda Gökyay, «Tepegöz menkıbesinin nereden çıktığı, nerden geldiği konusunun münakaşası bir sonuca bağlanamazsa da ilk kaynağının Türkler arasında bulunduğu söylenebilir. Dede Korkut kitabının öteki hikâyeleriyle Tepegöz hikayesinin dil ve üslûp yönünden bir ayrılığı yoktur.» [3] diyerek konuyu bağlamıştır.
Aynı konuda Bahaeddin Ögel Er-Töştük destanı ile Tepegöz hikâyesini karşılaştırır ve «Dede Korkut'un ve Tepegöz hikâyesinin araştırılmasında başta gelen nokta, 'motiflerin sırası' ve diğer Türk destanlarındaki motiflere olan benzerliğidir. Ayrıca motiflerin eski Türk dini, inanışları ve gelenekleri ile bağdaşmasıdır. Aşağıda da görüleceği gibi, Dede Korkut'taki Tepegöz hikâyesini, Türklerin inanışları bakımından, açıklayıp yorumlayabilmek için, elimizde yeterli vesika vardır.» diyerek hikâyenin Türk kültürüne ait olduğunu belirtir.[4][5]
Tepegöz, Penelope ile Banı Çiçek, Odysseus ile Bamsı Beyrek arasında da dikkat çekici benzerlikler saptanmıştır. Dede Korkut kitabı ilk defa 19. yüzyılın başlarında, Doğu araştırmacısı olan Heinrich Friedrich von Diez tarafından Almancaya çevrilmiştir. Kyklop Poliyphemos ile Tepegöz ilk defa bu eserde eşleştirilir; yazarın bu karşılaştırma sonucunda ortaya attığı tez, Homeros'un Odysseus'unda yer alan bu canavar figürün ve ilintili öyküsünün Doğu'nun efsane külliyatından alındığı yolundadır.[6] Bu sav bütünüyle desteklenemese de, alışverişin tersi yönde gerçekleştiği, yani Doğu'nun Batı'dan etkilenmiş olması da, en azından Türk araştırmacılara göre, pek olası değildi, çünkü "bir defa Şark, Yunan mitolojisini tanımamıştı, dolayısıyla Homer'in yazılarını tercüme edemezlerdi, çünkü mitolojisi cihetinden hiç anlaşılmayacaktı. Bizzat Asya dilleri bunun için muhtaç oldukları ifadeden mahtumdurlar.[7]. Bu yaklaşım, Avrupalı araştırmacının düşüncesine, özellikle Tepegöz/K yklop Polyphemos öyküsünün Doğu kökenli olduğu fikrine katılmakta, "Homer'in Asya seyahatinde Tepegöz efsanesini işitip Polyphemos'un esas hatlarını oradan aldığı düşüncesini öne sürmektedir.[8]
Tepegöz'ün Doğuşu
"Oğuz bir gün yaylaya göçtü. Aruz'un bir çobanı vardı. Adına Konur Koca oğlu Sarı Çoban derlerdi. Oğuz'da ondan önce kimse göçmedi. Uzun pınar denmekle meşhur bir pınar vardı. O pınara periler konmuştu. Ansızın koyun ürktü. Çoban, tekeye kızdı, ilerledi, gördü ki, peri kızları kanat kanada bağlamışlar, uçuyorlar. Çoban, kepeneğini üzerlerine attı, peri kızının birini tuttu. Kendini tutamadı, onunla çiftleşti. Koyun ürkmeye başladı, çoban koyunun önüne seğirtti. Peri kızı kanat vurup uçtu: Çoban, yıl tamam olunca, bende emanetin var, gel al" dedi, ama "Oğuz'un basına kötülük getirdin" dedi. Çobanın içine korku düştü, ama kızın derdinden benzi sarardı." [9]
İşte doğan o çocuk Tepegöz'dür ve Oğuz'a büyük felaketler getirmiştir. Peri kızı çobana "Oğuzun basına kötülük getirdin" diye mesajını Oğuz toplumuna vermiştir. Toplumların yaşadığı olağanüstü dönemler olduğu gibi, bu dönemlerde toplumun sorunlarını da çözecek olağanüstü insanlar vardır. Bu insanları, toplumlar çıkarır. Dede Korkut, Oğuz toplumu için olağanüstü insanlardan biridir ve sorun çözücüdür.[2]
Hikayenin Özeti
Oğuzların üstüne düşman gelir. Aruz Koca da kaçarken oğlu Basat'ı düşürür. Oğlanı bir aslan alıp besler. Çocuk zamanla büyür. Evine çağırırlar, gelir. Ama tekrar aslanın yanına gider. Bu arada bir çoban su kenarında gördüğü güzel peri kızını çok beğenir. Dayanamaz ve onunla birlikte olur(peri kızının rızası olmadan). Peri kızı bu birleşmeden bir çocuk dünyaya getirir, fakat bu çocuk bir canavardır, bir samanlıkta büyür ve gelişir. Büyüdükçe büyür, dev kadar olur. Bu yaratığın kafasında sadece bir göz vardır ve bu yüzden tepegöz denilmiştir. Bir türlü besleyemezler, ne verseler yer ama doymaz. Dağlara çıkar, harami olur. Her gün onlarca insan yer. Bunun üzerine Dede Korkut'u çağırırlar ve Tepegöz'e haraçta anlaşmak isterler. Tepegöz, her gün beş yüz koyunla, bu koyunu pişirecek aşçıya razı olur. O sırada Basat, ailelerin feryatlarını duyar ve sorar. Öğrenince Tepegöz'le savaşmaya gider. Dövüşte Tepegöz'ün gözüne kızgın şişi saplayarak onu öldürür ve halkı tepegözden kurtarır.
Burada çobanın peri kızına verdiği zarar sonucu oğuzların başına gelen felaketler, toplumda kadınlara iyi davranılması konusunda ders vermektedir.[10]
Kaynaklar
[1] www.golgelerkitabi.com/forum/index.php?topic=40.0;imode
[2] Prof. Dr. Taner Karahasanoğlu (İstanbul Ticaret Üniversitesi, İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi), "Dede Korkut Hikayelerinde İletişim Belgeleri - II", İstanbul Ticaret Üniversitesi Dergisi.
[3] Orhan Şaik Gökyay, "Dedem Korkutun Kitabı", İstanbul 2004, s.DXXXVII.
[4] Bahaeddin Ögel, "Türk Mitolojisi II", Ankara 2006, s.68.
[5] Yrd. Doç. Dr. Sinan Gönen, "Göç Yolunda Kaybolan Basat İle Göç Yolunda Dünyaya Gelen Tepegöz'ün Günümüzde Anlatılan Bir Varyantı Üzerine", Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı: 99, s.4.
[6] H. F. "von Diez, Der neuentde.ckte ouglızisclıe eyklop", Berlin und Halle, 1815,c. Il., s. 399.
[7] Orhan Şaik Gökyay, "Dede Korkut, İstanbul", 1938, s.YU
[8] Dr. Ayşen Sina (Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi), "Alkestis ve Deli Dumrul", http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/31/271.pdf
[9] Adnan Binyazar; "Dede Korkut", Yapı Kredi Yayınları - 667, İstanbul, 2002, s.123.
[10] Wikipedia, http://tr.wikipedia.org/wiki/Basat%27%C4%B1n_Tepeg%C3%B6z%27%C3%BC_%C3%96ld%C3%BCrmesi
0Awesome Comments!