Sual: (Yalan söyleyen tarih utansın) deniyor. Bu konuda kitaplar yazılıyor. Tarih canlı bir şey değil ki utansın? Güvenilen kimselerin çoğu, şehzadeleri öldürme konusunu doğru kabul ederken, yanlış diyenler de oluyor. Bunlar neye dayanarak böyle söylüyorlar? Aldıkları tarih kitaplarını yazan kimseler muteber insanlar değil mi?
CEVAP(Yalan söyleyen tarih utansın) demek, (Yalan söyleyen tarihçiler utansın) demektir. (Soba yanıyor), (Tembel sınıf), (Çalışkan ülke) ifadeleri de böyledir. Yalan söyleyen niye utansın ki? Yani yalancı, utanmadan her türlü kötülüğü yapabilir.
S. Ebediyye kitabında deniyor ki: (Mecelle’yi hazırlamakla, İslâmiyet'e büyük hizmet eden ve en doğru 12 cilt Osmanlı tarihini yazmış olan Ahmed Cevdet Paşanın, “rahmetüllahi aleyh”, Abbâsî tarihçilerine aldanarak, Eshab-ı kiram hakkında yanlış şeyler nakletmesi hayret vericidir.)
Beşikteki şehzadelerin öldürülmesini anlatan tarihler de böyledir. Suçsuz, masum bebekleri, (İleride belki suç işler) diye, hangi Müslüman öldürebilir ki? Böyle bir kanunu, hangi şeyhülislam, hangi halife kabul edebilir? Osmanlıyı bu kadar zalim göstermek ne kadar çirkindir. Hadis-i şerifle övülen Fatih Sultan Mehmed hanın, dine aykırı bir kanun çıkarmasını hangi iman sahibi tasvip eder?
Şimdiki tarihçiler, Cevdet paşa gibi, muteber olsalar bile, aldığı kaynaklar yanlış olunca, netice de böyle yanlış oluyor.
Tarihçi Cezmi Yurtsever, (Fatih'in kardeş katli fetvası)nın sahte olduğunu bildirmektedir.
Osmanlı sultanlarının, şeyhülislamların fetvalarıyla hareket ettikleri meşhurdur. Kanuni Sultan Süleyman’ın, şeyhülislamın verdiği fetvalarla gömülmesini vasiyet etmesi bunun bir örneğidir.
Sahte olduğu söylenen kanun şöyledir:
(Evladımdan her kimseye saltanat müyesser ola karındaşların nizam-ı âlem için katletmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Onunla âmil olalar.)Bu kanunda bile, (Bebekler öldürülür) denmiyor.
Nizam-ı âlem için, beşikteki bebek veya suçsuz, kenarda duran bir kardeş, niye öldürülür ki? Buna hangi şeyhülislam fetva verir ve hangi Müslüman bunu yapar?
Eğer (Nizam-ı âlem) ifadesi içinde, (Sultana isyan edildiği takdirde öldürülür) mânâsı varsa, bu husus, o zaman dinimize aykırı değildir.
Topluluk hâlinde yaşayan arılar bile kendilerine bir başkan seçer. Eğer ikinci bir başkan çıkarsa onu öldürürler. Çünkü nizam-ı âlem bunu gerektirmektedir.
Şu atasözleri de iki başlı olmanın zararını bildirmektedir:
Bir gemide iki kaptan olmaz.
Bir gemiyi iki kaptan batırır.
Bir tahta iki padişah sığışmaz.
Dokuz derviş bir kilimde uyur da, iki padişah bir iklime sığmaz.
İki başkan olmadığı gibi iki ilah da olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’tan başka, yerde ve gökte de ilah olsaydı, her ikisinin[yerin, göğün] de nizamı bozulurdu.) [Enbiya 22]
Dinimizde, seçilmiş meşru bir halife varken, başka biri, (Ben halife olacağım) diyerek devlete isyan ederse, onunla savaşılıp öldürülür. Bu her devlette böyledir. Devlete isyan edenlere, her kanun en ağır cezayı vermektedir. Bir hadis-i şerif:
(Bir emîr [devlet başkanı] üzerinde ittifak ettiğiniz hâlde, biri çıkar da, birliği bölmek ve tefrika çıkarmak isterse, onu hemen katledin!) [Taberanî]
Böyle bir isyan olmadan, ileride isyan edebilir diye, suçsuz hiç kimse öldürülmez. Yalancı tarihçilerin dediği gibi, Osmanlı sultanları beşikteyken bütün kardeşlerini öldürselerdi, bazı padişahların kardeşleri, kendilerinden sonra padişah olabilir miydi? Birkaç örnek verelim:
İkinci Osman hanın kardeşi dördüncü Murad han,
Sultan Dördüncü Mehmed hanın kardeşi ikinci Süleyman han,
Birinci Mahmud hanın kardeşi üçüncü Osman han,
Dördüncü Mustafa hanın kardeşi ikinci Mahmud han,
Beşinci Murad hanın kardeşi ikinci Abdülhamid han,
İkinci Abdülhamid hanın kardeşi Mehmed Reşad han,
Mehmed Reşad hanın kardeşi Vahideddin han, kardeşlerinden sonra padişah olmuşlardır.
Osmanlı, asırlar boyunca İslamiyet’i doğru olarak yaşamış ve yaymıştır. Bunun için, dine karşı olanlar her fırsatta Osmanlı’yı hedef alıyorlar. Bu bakımdan, ecdadımız hakkındaki asılsız söylentilere, yalancı tarihçilere itibar etmemeli.
CEVAP(Yalan söyleyen tarih utansın) demek, (Yalan söyleyen tarihçiler utansın) demektir. (Soba yanıyor), (Tembel sınıf), (Çalışkan ülke) ifadeleri de böyledir. Yalan söyleyen niye utansın ki? Yani yalancı, utanmadan her türlü kötülüğü yapabilir.
S. Ebediyye kitabında deniyor ki: (Mecelle’yi hazırlamakla, İslâmiyet'e büyük hizmet eden ve en doğru 12 cilt Osmanlı tarihini yazmış olan Ahmed Cevdet Paşanın, “rahmetüllahi aleyh”, Abbâsî tarihçilerine aldanarak, Eshab-ı kiram hakkında yanlış şeyler nakletmesi hayret vericidir.)
Beşikteki şehzadelerin öldürülmesini anlatan tarihler de böyledir. Suçsuz, masum bebekleri, (İleride belki suç işler) diye, hangi Müslüman öldürebilir ki? Böyle bir kanunu, hangi şeyhülislam, hangi halife kabul edebilir? Osmanlıyı bu kadar zalim göstermek ne kadar çirkindir. Hadis-i şerifle övülen Fatih Sultan Mehmed hanın, dine aykırı bir kanun çıkarmasını hangi iman sahibi tasvip eder?
Şimdiki tarihçiler, Cevdet paşa gibi, muteber olsalar bile, aldığı kaynaklar yanlış olunca, netice de böyle yanlış oluyor.
Tarihçi Cezmi Yurtsever, (Fatih'in kardeş katli fetvası)nın sahte olduğunu bildirmektedir.
Osmanlı sultanlarının, şeyhülislamların fetvalarıyla hareket ettikleri meşhurdur. Kanuni Sultan Süleyman’ın, şeyhülislamın verdiği fetvalarla gömülmesini vasiyet etmesi bunun bir örneğidir.
Sahte olduğu söylenen kanun şöyledir:
(Evladımdan her kimseye saltanat müyesser ola karındaşların nizam-ı âlem için katletmek münasiptir. Ekser ulema dahi tecviz etmiştir. Onunla âmil olalar.)Bu kanunda bile, (Bebekler öldürülür) denmiyor.
Nizam-ı âlem için, beşikteki bebek veya suçsuz, kenarda duran bir kardeş, niye öldürülür ki? Buna hangi şeyhülislam fetva verir ve hangi Müslüman bunu yapar?
Eğer (Nizam-ı âlem) ifadesi içinde, (Sultana isyan edildiği takdirde öldürülür) mânâsı varsa, bu husus, o zaman dinimize aykırı değildir.
Topluluk hâlinde yaşayan arılar bile kendilerine bir başkan seçer. Eğer ikinci bir başkan çıkarsa onu öldürürler. Çünkü nizam-ı âlem bunu gerektirmektedir.
Şu atasözleri de iki başlı olmanın zararını bildirmektedir:
Bir gemide iki kaptan olmaz.
Bir gemiyi iki kaptan batırır.
Bir tahta iki padişah sığışmaz.
Dokuz derviş bir kilimde uyur da, iki padişah bir iklime sığmaz.
İki başkan olmadığı gibi iki ilah da olmaz. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah’tan başka, yerde ve gökte de ilah olsaydı, her ikisinin[yerin, göğün] de nizamı bozulurdu.) [Enbiya 22]
Dinimizde, seçilmiş meşru bir halife varken, başka biri, (Ben halife olacağım) diyerek devlete isyan ederse, onunla savaşılıp öldürülür. Bu her devlette böyledir. Devlete isyan edenlere, her kanun en ağır cezayı vermektedir. Bir hadis-i şerif:
(Bir emîr [devlet başkanı] üzerinde ittifak ettiğiniz hâlde, biri çıkar da, birliği bölmek ve tefrika çıkarmak isterse, onu hemen katledin!) [Taberanî]
Böyle bir isyan olmadan, ileride isyan edebilir diye, suçsuz hiç kimse öldürülmez. Yalancı tarihçilerin dediği gibi, Osmanlı sultanları beşikteyken bütün kardeşlerini öldürselerdi, bazı padişahların kardeşleri, kendilerinden sonra padişah olabilir miydi? Birkaç örnek verelim:
İkinci Osman hanın kardeşi dördüncü Murad han,
Sultan Dördüncü Mehmed hanın kardeşi ikinci Süleyman han,
Birinci Mahmud hanın kardeşi üçüncü Osman han,
Dördüncü Mustafa hanın kardeşi ikinci Mahmud han,
Beşinci Murad hanın kardeşi ikinci Abdülhamid han,
İkinci Abdülhamid hanın kardeşi Mehmed Reşad han,
Mehmed Reşad hanın kardeşi Vahideddin han, kardeşlerinden sonra padişah olmuşlardır.
Osmanlı, asırlar boyunca İslamiyet’i doğru olarak yaşamış ve yaymıştır. Bunun için, dine karşı olanlar her fırsatta Osmanlı’yı hedef alıyorlar. Bu bakımdan, ecdadımız hakkındaki asılsız söylentilere, yalancı tarihçilere itibar etmemeli.
0Awesome Comments!