Bir gün fakirin biri, Peygamber Efendimiz’den buğday istedi.
Ekmek yapacaktı garip.
Efendimiz, bir ölçek buğday verip gönderdiler.
Adamcağız o buğdayı aldı. Yarısını öğütüp ekmek yaptı. Bir müddet sonra kalan kısmıyla ekmek yapacaktı ki buğdayın azalmamış olduğunu gördü.
Kap dolu duruyordu.
Yarısıyla ekmek yaptı.
Sonra yine lazım oldu.
Kap yine doluydu.
O buğdayı başka kaba boşaltıp Efendimiz aleyhisselama geldi.
Ve arz etti durumu.
Efendimiz dinleyip:
“Eğer kabından boşaltmasaydın, o buğdayı senelerce yiyecektiniz de yine bitmeyecekti” buyurdular.
● ● ●
Taif seferinden dönülürken gece oldu. İslam askeri karanlıkta yol alıyordu.
Çok yorgundular.
Ve uykusuzdular.
Orduda Efendimiz de vardı ve O da aynı durumdaydı.
Çok yorgundu.
Ve uykusuzdu.
Öyle ki uykusuzluktan mübarek gözlerini zor açıyordu. İşte böyle yorgun ve uykusuz vaziyette giderken, önlerine bir ağaç çıktı birden.
Zifiri karanlıktı.
Resûl-i Ekrem Efendimiz tam ağaca çarpacaktı ki koca ağaç yukardan aşağıya doğru yarılıp ikiye ayrıldı. Efendimiz arasından geçip gittiler. Ağaç, o hâlde uzun yıllar kaldı ve ziyaret ediliyor bilenlerce.
0Awesome Comments!