Longinus’un Mızrağı (Kutsal Mızrak, Kader Mızrağı, “Spear of Destiny”)
Hazırlayan: Akhenaton
"Longinus’un Mızrağı" ya da "Kutsal Mızrak", çarmıha gerili olan İsa’nın göğsüne saplandığı söylenen mızraktır. İncil’in anlatısına göre; İsa’nın çarmıha gerildiği Cuma gününde Yahudiler, Romalı Vali Plate’den, kendisiyle birlikte çarmıha gerilen hırsızlarla birlikte (çarmıha germe cezası sadece aşağı sınıflardan olanlara ve yüz kızartıcı suç işleyenlere, aşağılayıcı bir ceza olarak uygulanıyordu) cesetlerinin kutsal gün Cumartesi de asılı kalmaması için kaldırmasını istemişlerdi; ancak çarmıha gerilen insanların ölümleri birkaç günü alabiliyordu. Ölümlerini hızlandırmanın bir yolu, kurbanın bacaklarını kırmaktı. Bu şekilde hırsızların ölümleri hızlandırılmıştı. Sıra İsa’ya gelince, onun zaten ölmüş olduğunu gören bir asker (Longinus), bunu arkadaşlarına göstermek için mızrağını İsa’nın göğsüne sapladı. Artık onun bacaklarını kırmaya gerek kalmamıştı.
Bu eylem, Hıristiyanlar tarafından bir kehanetin gerçekleşmesi olarak kabul edilir; çünkü kehanete göre Mesih bıçaklanacak; fakat kemikleri kırılmayacaktı. Bu mızraklama olayı, onun ölümünün ve üç gün sonra da dirilmesinin delili olarak kullanılagelmiştir. Öte yandan İncil’de haber verilen bir kehanetin gerçekleşmesine hizmet ettiği için de Longinus’un mızrağı kutsal ilan edilmiştir.
Günümüzde bu hikayede kullanıldığı varsayılan birçok mızrak mevcuttur. Bunlardan gerçeğe en yakın mızrak olarak kabul edileni Viyana’nın, Avusturya, Hofburg Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Mızrağın ilk defa 4. yüzyılda Hıristiyanlığı ilk kez Roma’nın resmî dini hâline getiren Roma İmparatoru Büyük Konstantin tarafından kullanıldığı kabul edilmektedir. Bu mızrak etrafında oluşturulan efsaneye göre, bu mızrağa sahip olan dünyayı fethetme kudretine de sahip olur. Napolyon’un bu mızrağı ele geçirmek için mücadele ettiği; fakat bunda başarısız olduğu, Şarlman’ın da 47 başarılı seferinde bu mızrağı taşıdığı, kazara bu mızrağı düşürdüğünde de öldüğü nakledilmektedir. Yine bir nehri geçerken Barbarossa’nın elinden mızrağı düşürdükten birkaç dakika sonra öldüğü anlatılır.[1]
Mızrağın önemli savaşçılar tarafından kullanıldığı kabul edilmektedir, bu savaşçıların arasında Theodosius´un, Roma´yı yağmalayan Alaric´in, 733´de İslam savaşçılarının ilerlemesini durduran Charles Martel´in, Büyük Kral Charlemagne´ın ve Haçlı liderlerinden Alman İmparatoru Frederick Barbarossa´nın adları geçer. Mızrağın çevresinde oluşan efsane öylesine gelişmiştir ki, ele geçirenin dünyayı fethedeceğine inanılmıştır. Napolyon, Austerlitz Savaşı´nın ardından mızrağın bulunması ve kendisine getirilmesini emretti ama mızrak kent dışına kaçırıldı ve Napolyon´un eline geçmesi yaşamlar pahasına engellendi. Efsaneye göre, elinde taşıdığı bu mızrakla 47 savaş kazandı, ölümünün nedeni bir kaza geçirmesiydi, elinden mızrağını düşürünce atından yuvarlanmış ve ölümcül bir yara almıştı.[2]
Çeşitli kayıtlara göre Tapınakçılar, gizli bilgilere ulaşmayı başarmışlardır.Bu bilgiler, İsa'nın yaşamı Esseniler ile olan bağlantıları ve gnostiklerle ilgilidir.Ayrıca Musa'ya verildiği söylenen tabletlerde bulunmuştur.Bütün bu bulguların yanında – ahit sandığı ve Longinus'un mızrağı da olma ihtimali güçlüdür.[1]
I. Haçlı Seferi’nin bu bağlamda en önemli olaylarından biri, Kutsal Mızrağın, 15 Haziran 1098’de Antakya’da Peter Bartholomew adlı bir köylünün kendisine göründüğüne dair iddiasıdır. Haçlı askerlerini heyecanlandıran ve morallerini artıran bu haber, Antakya’daki Haçlıları kuşatan Türk komutan Kürboğa’nın kaybetmesinin temel sebeplerinden biri olarak anlatılmaktadır (1098) Haçlıların 1098’de Antakya’yı kuşatması sırasında Peter Bartholomew adlı bir köylü, Kont Raymond’a ve Piskopos Adhemar’a gelerek Kutsal Mızrağın St. Peter Katedrali’nde gömülü olduğunu St. Andrew’nun kendisine aylardır bildirmekte olduğunu söyledi. Böylece, bu mızrakla ilgili efsanelerin yardımıyla Haçlı askerlerine, bütün Ortadoğu’yu Hıristiyanlaştırma hayallerini besleyen bir motivasyon aşılanmış oldu.[3]
Yüzyıllardır elden ele dolaşan bu mızrağın büyülü bir gücü olduğuna inanılırdı. Söz gelimi İngiltere Kralı Arthur, “Kutsal Mızrak” adıyla bilinen bu büyülü mızrak sayesinde bir çok zaferler kazanmıştı. Kelt gelenekleri kutsal mızrak efsaneleri ile doluydu. İşte, Adolf Hitler de her gün bu mızrağın karşısında saatlerce durarak hayaller kurardı. Kendisinin de, geçmişteki krallar ve imparatorlar gibi, bu mızrağa sahip olunduğunda büyük zaferler kazanacağına ve daha da önemlisi, milyonlarca insanı egemenliği altına alacağına inanıyordu. 1938 yılında Hitler'in Viyana’yı işgal etmesindeki en büyük amaçlarından biri Habsburg hanedanına ait görkemli hazineyi ve en önemlisi de hazinenin içindeki Kutsal Mızrak’ı ele geçirmekti.[4]
Hitler, bu mızrağı ele geçirmek uğruna Avusturya’yı işgal etti. 1796’da Nuremberg’te mızrağın da yer aldığı Roma İmparatorluğu hazineleri, güvenlik nedeniyle Viyana’ya gönderildi. İşgalden sonra Hitler’in eline geçti ve müttefiklerin saldırısına kadar altı yıl süreyle Almanya’da St. Catherine Kilisesi’nde tutuldu. 3. Ordu Komutanı General Patton ve müttefiklerle beraber 30 Nisan 1945’te Berlin’i ele geçirdiğinde mızrağı arattı ve buldu. Yapılan testlerden sonra mızrak, Viyana’ya yollandı. O tarihten bu yana Schatzkammer (İmparatorluk Hazinesi) ile beraber tutuluyor. En son 2003 yılında yapılan testlerde mızrağın M.S. 7. yüzyıla ait olduğu, ucunda yer alan çivi şeklindeki uzun parçanın da (İsa’nın gerildiği çarmıhtan alındığı düşünülen Roma Çivisi) M.S 1. yüzyıldan kalma olduğu anlaşıldı. Rivayete göre mızrağın el değiştirdiği gün Hitler’in intihar ederek kendini öldürdüğü gündür.[5]
Mızrağın gücünün ardında ne var? Gücü gerçek mi? Sıradan bir eşyanın ötesine geçen bir enerjiyi gerçekten harekete geçiriyor mu? Savaşın güçlü ismi Amerikalı General George S. Patton böyle düşünüyor; savaşın ardından mızrağın kendisini büyülediğini söylemiş ve tarihsel araştırmalar yapmıştı. Ama hala kesin olarak ele geçirilmiş bir ipucu yok. Acaba mızrağın bir tür mistik gücü mü var? İncil ona özel bir yer vermiyor; göründüğü kadarıyla sadece bir Romalı´nın silahı. Belki de daha önemlisi, kuşkucuların dikkat çektikleri konu yani III. Reich´ın yıkılışıdır. Hitler´in mızrağı yitirmesinden önce, mızrağın gücü sahibinin kafasında çoktan yok olmuş, tükenmişti. Hitler, artık Kutsal Mızrağa inanmıyordu.[2]
Longinus’un Mızrağı ve Hitler
Üçüncü Reich’in gizli tarihine merak duyanların özel ilgi alanlarından biri de, Hitler’in “Spear of Destiny”e (Kader Mızrağı) olan düşkünlüğüdür. Longinus’un mızrağı olarak da bilinen bu silah, Avusturya İmparatorluk Müzesinde bulunmaktadır ve iddialara göre çarmıhtaki İsa’nın böğrünü deşen mızrak budur.[6]
1913 yılında Adolf Hitler, Viyana sokaklarında suluboya resimler satarak geçimini sağlarken, soğuktan donmamak için sık sık Hofburg müzesine giderdi. Müzedeki onca değerli eşya arasında bir tanesi vardı ki bu çok dikkatini çekiyordu. Bu, Hz.İsa'nın çarmıha gerildiği sırada bir Romalı askerin ona sapladığı öne sürülen bir mızraktı.[4] Mızrağa sahip olanın dünyaya da egemenlik kurmaya başlayacağına inanılmaktadır, nitekim Hitler 1938 yılında Viyana'ya girip mızrağı ele geçirdikten 1 yıl sonra Polonya'yı işgal etmiştir ve 1945 yılında intihar ettikten sonra mızrak Amerikanın eline geçmiştir ve bu olayı takiben birkaç ay sonra Amerika atom bombasını keşfetmiştir.
Bu mızrağı tüm Avusturyalı Kutsal Roma İmparatorları yanlarında savaşa götürmüşlerdir. Walter Stein, Hitler’in bu silah tarafından adeta büyülendiğini ve Longinus’un mızrağına sahip olunca Nazilerin dünya egemenliğinin ve Hıristiyanlık üzerindeki zaferlerinin kesinleşeceğine inandığını yazmaktadır. Bu silahın Hitler için ne denli önem taşıdığı belli değildir, çünkü sonunda mızrak Nazilerce ele geçirildiğinde Hitler, en azından herkesin arasındayken hiçbir ilgi ve sevinç göstermez.[7][6]
Nazilerin kayıp kutsal eşyalara, özellikle Hıristiyanlığa ait olanlara, özel ilgi besledikleri bilinmektedir. Edilgenlik, eşitliğe inanç gibi Batı uygarlığını yozlaştırdıklarına inandıkları tüm değerlerin yabancı ve Doğulu bir din olan Hıristiyanlıkça Ari ırka zorla yutturulduğunu düşünen Nazilerin, Hıristiyanlık karşıtı bu güdüleri göz önüne alınınca, Hıristiyanlığın kutsal eşyaları için bu ilgileri oldukça şaşırtıcı duruma gelir.[6]
“Phisummum” Projesi ve “Deccal” (Anti Christ = İsa Aleyhtarı)
1923 yılında Hitler misyonu için hazırlanırken, Almanya’da başka bir önemli olay daha oluyordu. Thule örgütünün anahtar üyeleri, Aleister Crowley’in Locası“Astrum Argentinum” (İlluminati’nin Gümüş Yıldızı Tarikatı) ile birlikte“Phisummum” denilen ortak bir gizli projeyi yürürlüğe sokmuşlardı. Bu proje ve gizli tarikatın bütün amacı “ZamanYolculuğu”nu gerçekleştirmek idi. Bu projeyi yürüten gizli örgüt,Thule’nin içindeki çekirdek kadronun oluşturduğu,“Kara Güneş Tarikatı” idi. Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyeyim, gerek Thule, gerekse Vril örgütü, bugün hem Almanya’da hem de dünyada mevcuttur ve faaliyetlerine devam etmektedir.
“Phisummum” projesinde, “Kara Güneş Tarikatı”, “Kutsal Kase”yi (Graal) geçmiş yüzyıllardan günümüze getirerek, “Deccal”in yardımcılarının eline bir güç olarak vermeyi düşünmüştü. Bu majikal işleme, Aleister Crowley ve diğer büyücüler de katılmıştı. Bu büyücülerden bazıları yüksek rütbeli Nazi’lerdi.
Bu işlem sırasında “Longinus’un Mızrağı”, majikal güç kaynağı olarak kullanılmış ve sex majisi de uygulanmıştı. Sonuçlarını “Kara Güneş” örgütünün kontrol ettiği bu majikal işlemler sonunda, zamanda küçük fakat çarpık bir pencere açılmıştı. Aynı yıl projenin başkanı üstad Dietrich Eckhart’ın ölümü üzerine, takipçileri zamanda bir çatlak açarak, 1943 yılında Amerika’da gerçekleştirilen “Philadelphia Deneyi”nin oluşmasına sebep olmuşlardı.[4]
Sinemada Longinus’un Mızrağı
The Spear of Longinus
Yönetmen: Ryuhei Kitamura.
Oyuncular: Taro Kanazawa, Takehiro Katayama, Yumi Kikuchi, Toshiyuki Kitami Shion Machida.
Konusu: Longinus’un mızrağı ilk kez, çarmıha gerilen İsa Peygamberin ölüm emrinin onayı sırasında kullanıldı. Avusturya’daki Hofburg Sarayı’nda korunuyordu ancak yakın zamanda onun sahte olduğu ispatlandı. İşte bunun sonucu olarak mızrak yeniden aranmaya başlandı ve sonunda bulunduğunda, savaşla çalkalanan bir dünyada, bir askeri birliğin eline geçti.
Vampirler uzun zamandan beri vardı ama sessiz bir şekilde, karanlıktaki gölgeler gibi beklediler. Bu sadece barış zamanında böyleydi. Artık her yerde savaş var ve Vampirler ortaya çıkma zamanlarının geldiğine inanıyorlar. Ortaya çıkmaları için ise sadece bir amaç lazım ve bu amaç; Longinus’un mızrağı…[8]
Longinus'un Mızrağı (Dizi)
Yönetmen: Dennis Berry.
Oyuncular: Hélène Seuzaret Max von Thun Jacques Weber Jacques Perrin.
Konusu: Sophia Beranger, eski tarihi yazılar uzmanı Paris'te eski bir kazıda bulunan Napolyon'un generallerinden birinin mezarında bulunan eski bir defterin deşifre edilmesi için göreve çağrılır. Sophie defteri inceledikçe defterin bir zamanlar Napolyon'un da sahibi olduğu İsa'yı çarmıhtayken mızraklayan Romalı asker Longinus' un mızrağının saklandığı yeri tarif eden bilgiler içerdiğini anlar. Bu mızrak Hıristiyanlık aleminde özel bir yere sahiptir."Axus Mundi" adlı gizli bir kilise tarikatı da onun elde edilmesi peşindedir.
Sophie' nın annesi, defteri arayan birileri tarafından öldürülür. Sophia' nın eski eşi gizli servis ajanı Philippe, katillerin "Axus Mundi" tarikatının başı olan Henrich Engel' in oğlu Erik Engel olduğundan şüphelenmektedir. Erik, Sophia' nın kızkardeşi ile çıkmaktadır. Sophia, Heinrich tarafından kaçırılır ve mızrağın yerini öğrenebilmek için kendisine hakikat serumu enjekte edilir.. Sophia serumun tesirinden kendine gelince Erik Engel'in kendinden saklanan öldü olarak bildiği ikiz erkek kardeşi olduğunu öğrenir. 48 saat içinde Paris sokaklarında Sophia eski eşi Philip ve babasının da yardımlarıyla tarikata karşı mızrağı bulma yarışına girer. Sonunda, Sophie tarikat üyesi erkek kardeşi Eric Engel ile Notre Dame kilisesi lahitinde final ölümcül karşılaşmada yüzleşecektir.[8]
Parsifal (Müzikal)
Bu eser Kutsal Kase şövaleyelerinin bir servünenini anlatmaktadır. Kutsal Kase Orta Çağlar Avrupalı Hristiyanlar tarafından ortaya atılmış bir sıra dinsel hikâyede bulunur ve Hristiyanlar için çok kutsal olan İsa'nın son akşam yemeğinde şarap içmek için kullandığı ve çarmıha gerildiğinde onu öldürmek için bir mızrak saplandığında çıkan kan damlalarının içinde toplandığı sihirli bir kaptır. Wagner'in eserine göre bu Kutsal Kase ve Kutsal Mızrak bir melek tarafından Titürel'e verilmiş ve o da bu kutsal emanetleri korumak için Kuzey İspanya'da dağlarda, Monsalvat'da bir tapınak yapmış ve bir Kutsal Kase Şövaleyeleri nizamı ve krallığı kurmuştur. Titürel'i takip eden kral Amforas, Koudry adlı bir büyücü kadının oyununa gelmiş; kadının büyücü ustası olan Klingsgor Kutsal Mızrağı eline geçirmiştir. Klingsgor Amforas'ı hiç iyileşmeyen şekilde yaralamış; fakat Kutsal Kase'nin desteklemesi ile Amforaş ölmemiş ama devamlı bir iztirap çeker hale gelmiştir. Yöresel bir kehanete göre bir gün Monsalvat'lı pek saf ama temiz kalpli bir genç ortaya çıkacacak; merhamet hisleriyle akıllanacak; kötüyü ve şeytanın cezbeşini yenerek Kligsfor'u elimine edip Kutsal Mızrağı eline geçirip; bu mızrakla Amsforas'ın yarasını iyileştirecektir. İşte bu genç Persifal'dir ve opera tam bu kişinin ortaya çıkmasıyla başlar.
Birinci perdede pek saf, akılsız, hatta aptal bir kişi görümünü veren Parsifal Kutsal Kase'yi koruyan özel şövalyelerin başında kral olan Amforas'ın yaradan çektiği iztirabı görür. İkinci perdede Parsifal Kligsor adlı büyücünün büyülü ülkesine girmiştir. Bu büyücü Kutsal Kase Şövalyelerini kötü duruma sokmaya çalışmaktadır ve onlardan İsa'nın çarmıha gerildiğinde ölmesi için vücuduna batırılan Kutsal Mızrağı çalmıştır. Orada Parsifal, Klingsor'un bir kölesi olan Kundry'yi görür ve Kundry Persifal'ı baştan çıkarmaya çalışır. Parsifal bu kadına karşı koymak suretiyle Klingsor'u ortadan kaldırmayı başarır ve Kutsal Mızrağı tekrar eline geçirir. Üçüncü perdede Persifal Kutsal Kase krallığına geri döner ve Amfortas'ın yaralarını iyileştirir.[9]
Kaynaklar
[1] milliyetciforum.com/tapinak-sovalyeleri-4530.html
[2] nuveforum.net/636-kulturlere-gore-efsane-destanlar/64598-kutsal-mizrak/
[3] academia.edu/
[4] mirzaforum.lefora.com/2009/02/27/thule/
[5] Melih Namer, "Parapsikoloji ve III. Reich", salom.com.tr/newsdetails.asp?id=73430#.UKMHK2eRfCM
[6] Faruk Aslan, "Son Glasdyo: Kılıç", "Alman Derin Devleti'nin Gizli Tarihi", farukarslan.com/wp-content/uploads/2011/11/songladyokilic.pdf
[7] frmtr.com/garip-olaylar/409842-constantine-filminde-adi-gecen-kader-mizragi-nin-gucu-dogrumu.html
[8] kurgudunyam.com/2010/12/25/japon-kisa-filmi-the-spear-of-longinus/
[9] tr.wikipedia.org/wiki/Parsifal
0Awesome Comments!