Themiskyra



Themiskyra

Themiskyra ülkesi, antik edebiyatta Amazonların yerleşim yeri olarak geçmektedir. Aynı adla anılan Themiskyra şehri, Thermedon nehrinin aşağı kıyısında Amazon kraliçelerinin başkenti olmuş. Bu tehlikeli kadın halk, savaşmak ve Hippolyite kuşağını ele geçirmek için Herakles ve Thesus'u oraya çekmiş.

Ünü dışında söylentilerde de Themiskyra, Amazon imparatorluğunun mutlu bir yerleşim bölgesi olarak bildiriliyor. Bu mitradatik savaşın devamında Lucullus'un askerleri burada savunması çok güçlü bir şehir buldular. Kısa bir süre sonra da Themiskyra Romalıların kuşatması altında kaldı. Kaiser zamanında Thermedon'un her iki kıyısı yerleşim bölgesi olarak gelişti. Themiskyra, özel bir para basmadı.

Şehir, tüm verimli topraklarıyla birlikte Amisos arazisine aitti. Themiskyra (kaynakları)'nın Amisos ekonomisindeki anlamı büyüktü.Thermedon'un ve Amazonların şehirsel bulguları, Thermedon nehri vasıtasıyla doğal yoldan sulanan bu bölgenin sadece verimliliğinin değil, tarihsel ve mitolojik anlamının da Amisenlilerce bilindiğini bize göstermektedir.

Caracalla'daki, revers üzerinde kısa bir chiton ve chlamys giyen bir kadın figürü yer alıyordu. Bir ağacın önünde duruyor ve ağacın meyvelerini toplarken görünüyordu. Ağaçta, daha önce ortaya çıkan Amazon örneklerinde olduğu gibi, platformda bir kalkan vardır.

Muhtemelen zamanın yanlış okunmasından dolayı Recuil Général de Avers üzerinde alegabal olarak bilinen durum üzerindeki portrenin daha iyi korunmuş baskısı dikkate alınarak karşılaştırma sonrasında bir düzeltmeye gidilmiştir.

Kesin bir yargı olmamakla birlikte sanki burada bir Amazon, Hesperiden elmasını hasat etmektedir. Oysa Hesperidenlerle Amazonlar arsında bir bağlantı asla ortaya çıkarılamamıştır. Bunun dışında Hesperidenlerin altın elmasını büyüten yılan Ladon, burada bulunmamaktadır. Ayrıca Diadoros Sicilus'un rivayet ettiği bir adanın batısında yerleşmiş ve oranın ürünleriyle geçinen Amazon ülkesi de ihtimal dışıdır. Aksine meyve hasadı yapan Amazon motifi, verimli Themiskyra ve oranın mitsel yerleşenleriyle bağlantılıdır. Arka yüzünde aynı motifin bulunduğu para resmi Severus Alexander'in amisenik baskısında yer aldı.

Pontuslu yazar Strabon, Themiskyra'yı yıl boyunca tüm meyvelerin yetiştiği verimli bir bölge olarak anlatır. En çok da üzüm, armut, elma ve fındığı dile getirir. İfadesine göre burada her zaman yeterli meyve bulunurmuş. Ağaçlar meyve yüklüymüş. Dallar iri meyvelerden kırılırmış. Strabon, şimdiki Amisos'un bulunduğu yerdeki Themiskyra'yı Amazon'un en birinci arazisi olarak vurgular.

Meyve toplayan Amazonluyu resmeden para gibi ön yüzünde Kaiser Caracalla'nın portresinin bulunduğu, hatta mührü aynı olan, daha sonraki baskılı para da aynı seriye aittir.

Revers, pelerinleri uçuşan iki atlıyı resmediyor. Ok atan bir atlı sırtına ok saplanmış olarak kaçan başka bir atlıyı takip ediyor. Resmin küçüklüğüne rağmen bu durum Amazonları tasvir etmektedir. Herşeyden önce bahsedilen baskı ile bu paradaki resmin benzerliği Amazonlar mitosu ile bu paranın bağını açıkça ortaya koymaktadır. Belki de bu resimle Amazon 'machie' sinin vurgulanması söz konusudur. Arkasına saplı okla kaçan figür ve takipçisi büyük ihtimalle Thermedon Nehri kıyısındaki Amazonlarla Grek kahramanlar arasında geçen ünlü savaşı canlandırıyorlar.

Luis Rubert, reverslerinde Thermedon nehir tanrısı bulunan bazı Amazon paraları Amazon ülkesinin mitsel rivayetiyle direkt yorumluyor. Septumus Severus'ta yayımlanan bir paranın arka yüzünde nehir tanrısı olarak gösterilmiştir. Nehir tanrısı Thermedon, sağa uzanmıştır. Kalçasına kadar uzanan bir himation giymiştir. Üst gövde çıplaktır. Sol elde çift ağızlı balta tutarken sağda bir baumast (çubuk) taşımaktadır.

Robert'in doğru tahmin ettiği gibi iki ağızlı balta mitsel yerleşimcileri temsil ederken, nehir tanrısını demonstratif vurgulayan ağaç dalı, kesinlikle Themiyksra'nın ünlü meyvelerine gönderme yapmaktadır. Amisenlerin şehir yakınında olmalarına rağmen para üzerinde Iris ve Halys nehirleri yerine Thermedon nehrini kullanmaları anlamlı ve enteresandır. Robert'e göre Amisos, Thermedon'lu parasıyla tüm antik dünyada tanınan Amazonlar (Thermedon) nehrinin ün kazanmasında da pay sahibidirler.

Thermedon'un bu sembolleri somuta yakın canlandırmalardır aynı zamanda. Plutarschs'ın anlattığına göre Thermedon olarak tanımlanan Böotien'de yaralı bir Amazonun kucakta taşındığını resmeden taş bir yazıtfigür bulunmuştur.

Kaiser zamanından kalan Amazon paraları üzerindeki betimlemelerde, Amisos'un önceki devirlerdeki ihtişamı açıkça ima edilmemektedir. Sadece Mitradatik zamana ait bazı paraların ön yüzünde bir kadın başı garip bir başlıkla örtülüdür. Arka yüzünde ise Nike ve Herakles bulunmaktadır. Kadın başını enseden alnına kadar, yuvasından fırlamış gözlü, kapalı ağızlı ve sivri kulağı çok net olarak görünen bir hayvan postu kaplar. Bazı örneklerde bu başlık kürk olarak anlatılır. Uzun burun ve sivri kulak hayvan derisini kurt olarak tanımlıyor. Kurtbaşın altından kalın bukleli uzun saçlar omuz üzerine dökülüyor.

Bu kadın başı ilk öncü Amazonlar olarak yorumlanıyor. Zira Amazon ikongrafisinde kurtmiğfer başlık olarak bilinmiyor. Gerçi kimi zaman hayvan postu örtünürler ama bir kurt kürkü giyinmezler. Hatta farklı hayvan postları giyip tarihi kişiler gibi tanrıları, kahramanları ve mitsel şahısları baş üzerinde taşımalarına rağmen kurtsal yaşama (wolfsexuvie) rastlanmaz. Tüm göstereler kurt postunun Pontus Amazonlarının yerel bir başlık süsü olduğuna işaret ediyor. Amisos'un doğusunda Lykastos nehrinin kenarında Lykastia "kurt gibi" ismi verilmiş olmalı.

Imhof Blumer kurtsal yaşamı Lykastia veya Lykaste olarak bir şeye verilen isim olarak önermiş, ispatı mümkün olmasına rağmen yapmamıştır.

Daha sonra aynı kadın başlı Amisenik örnek para Sinop'ta da basılır. Bu kent Amisos'la kıyaslandığında söylentilerde dile getirilen Amazon ülkesi Themiskyra'ya uzak bir yoldaydı. Edebi metinlerde ise Amazon'un kuruluş yeri Sinop'tu.

Amisos'un geç Helenistik Terrakottlarında kadın Protomlar büyük bir grupla temsil ediliyor, Grek koroplastikle doğrudan paralelliği bilinmiyordu.

Rölyefte bir el ve üst gövdenin bir bölümü ve kadın başları resmedilmektedir. Protomların arka yüzleri oyulmuş ve dikey kesilmiştir. Başın üst kısmına denk gelen yere asma ve zincir takma amaçlı bir delik bulunmaktadır. Alt kısım yuvarlak şekillidir. Kadın protomların büyüklükleri 15-20 cm arasında çok az değişiklik gösterirler. İyi saklanmış nadir örneğin renklerine bakılarak saçlar ve kıyafet siyaha boyanırken vücudun çıplak kısmı ve yüzlerin yaldızlanmasına karar verilmiş.
Kadın başının iyice yana dönük olması dikkat çekicidir. Bazı protomlarda başlar sola, bazılarında sağa dönüktür. İri gözlerin yer aldığı biçimli yüzler, yuvarlak ve ölçülüdür. Verev gözlerde olduğu gibi kaşlar ve ağzın da aşağıya doğru eğikliği dikkati çekmektedir. Saçların uzun ve kalın yılankavi biçimde omuzlara dökülmesi yüzü güzelleştirmektedir. Bukleler büyük itinayla bölümlere ayrılmıştır. Alnın ortasında yuvarlaklaştırılmış uçlarla tekrar alna düşen kısa lüleler görülmektedir. Protomların başları ters yönde düzenlenerek, uygun formata göre tasarlandılar ve böyle de kullanıldılar. Görüntü olarak benzetilmesine rağmen sola dönük başlarda eksik olan bir saç motifi ortaya çıkmaktadır. Burada sol kulak çevresinde ortaya çıkan ve yanaklara S biçiminde serpilip dökülen saç lülesi söz konusudur. Bunun yerine sola dönük başlarda sağ şakakta kalın, kısa bir lüle bulunmaktadır. Sağa dönük protomlarda, sol göğüs üstüne doğru verev şekilde bir giysi düşmekte ve sağ göğüs boşta kalmaktadır. Baş sola doğru bükümlüyse sağ göğüs giyinik sol göğüs ise açık kalmaktadır. Saç lülesini tutan el tüm protomlarda giyinik omuz üzerinde görülür. Giysi düzenlidir. Bu da göğüs üzerinde dik durmakta ve yelpazeye benzer bir kıvrım oluşturmaktadır. Bugüne kadar bu ilginç kadın protomların yaklaşık otuz örneği bilinmektedir. Bunlar farklı müzelere dağıtılmışlardır. Birkaç örnek de antikacılarda bulunmaktadır.

Bu güne kadar bilinen kadın protomlar arkeolojik literatürde daima tek parça olarak müzakere edilip değerlendirilmiştir. Ölçülü vasıflar eksik olmasına rağmen bu protomlar genellikle ünlü (tanınmış) olarak yorumlanmıştır. Herşeyden önce dağınık saçlar ve açık göğüsle tanıtılmışlardır. Muhtemelen açık göğüs, Andrée Rollas'ın İstanbul Parçalarını Afrodit olarak adlandırma nedeni olmuştur. Simone Mollard-Besques, Luvr'daki örnekleri sarkık devekuşu tüyü olarak değerlendirdi. (M.B 1971, 86) Bu yeterince kanıtlanmamış öneri dışında yeni bir anlam için çalışılmadı ve bir tespitten kaçınıldı. (Schmidt 1994,183)

Mollard-Besques' in temsil ettiği görüşe göre burada söz konusu olan ağlayan kadınlardı. Bu görüş, düşük kaşların ve dudak sonlarının sebep olduğu yüzün üzüntülü ifadesine ve saçları tutan elin kol hareketine dayanmaktadır. Bu anlamlandırma resim şeklini, protomların ikonlarını ve yaldızlı olmasını hesaba katmamaktadır. Protomların kesitli resim şekilleri ve derinin yaldızlı olması burada efsanevi kadınların varsayıldığını gösterir. Herşeyden önce alın üzerindeki Anastolè'yi anımsatan saç motifi erkek saçında normal, fakat kadın başlarında tamamen tersidir.

Erkek ikonagrafilerinde görülen (erkeğe has) yükselen perçem, bu kadınlarda da erkeksi özellikleri yansıtan direkt bir ilişkidir . Buna bir tarafta çıplak göğüs, diğer tarafta Amazon ikonlarında yaygın olan dik vaziyette duran elbise de dahildir. Böylece Amazonlardaki saçları tutan elin hareketinin ne anlama geldiği açıklık kazanıyor. Genelde yas anlamına gelen bu işaret, deniz kızlarında ve defin sırasında ortaya çıkan ağlayan kadınlarda görülmektedir. Bunun yanında savaş kazanmış halkın kadınlarında da umutsuzluğun simgesi olarak açıklanmaktadır. Yas tutan Amazonların benzer betimlemeleri sarkophag sanatında bulunabilir. Başların coşkulu dönüşü, yüzlerdeki mimikler ve kadın protomlardaki dağınık saçlar Grek dünyasına karşı Amazonların kırılan direncinin çağrışımı olarak geliştirilmiştir. Savaşçı kadınlar galip gelenler olarak kendi kaderleri için yas tutmaktadırlar. Büyük plastikte eski düşmanlar, dertli, yaralı ve şüpheci gösterilmektedir. Yas ve acı betimlemesi tanrının istediği düzene karşı ayaklanan Amazonların suçla ilgili bilgilerini ve anlayışını anlatmaktadır. Bu ilk kader deneyimi ve bilinç, erkek gibi cesur kadınları saygınlaştırmaktadır. Belirtilen nedenlerden şunlar görünüyor: Amazonik topraklarda çok sayıda var olan kadın protomları, Afroditleri, ünlüleri değil, özellikle şehir mitolojisi için önemli olan Amazonları betimlemektedir. Bununla Amazon protomlarının hangi kontexte kullanıldığı sorusu akla gelmektedir. Başlangıç noktasındaki askı delikleri ve başların görüntüsel konseptleri, duvarlardaki veya kapılardaki birkaç parça ilaveyi (yamayı) göstermektedir.

Bulunan parçalar hakkındaki ender bilgiler mezar alanındaki bir kullanımı işaret etmektedir. Mezar sanatındaki Amazon resimleri o kadar mükemmel değillerdi. Mezardaki pişmiş toprak protomların hangi işlevi gördüğünü açıklamak o kadar kolay değil. Bunların odun arkopajlarında kullanıldığını kabul etmek en azından teknik olarak mümkün değildir.Eckart Olshausen, tanrılar, kahramanlar ve Pontos'taki ibadetler hakkında yaptığı bir araştırmaya dayanarak geçici bir rapor hazırlayabildi. Burada Themiskyra'daki Amazonların ibadetle ilgili beklenen prestijini tespit etmek için sunulan temel dayanakların yeterli olmadığının farkına vardı.

Yazılı kaynaklarda Pontos'taki Amazon ibadeti hakkında muhtemelen yalnızca belirsiz işaretler bulunabilir. Amisos'un koroplastik belgelerinin ışığı altında sayıca zengin kadın protomlar böyle bir ibadetin tarihi anıları olarak görüldü. Her ne olursa olsun, altın yaldızlı Terrakot protomlarının resimleri, Amisos yerleşimcilerinin gururlandığı Themiskyra'nın ihtişamının şahididir.[1]

Kaynaklar

[1] http://nedir.antoloji.com/gk.asp?kisi=124872