Naacal Tabletleri
Naacal Tabletleri, Mu Uygarlığı'na ait, günümüzden yaklaşık 15.000 yıl önce yazıldıkları ispat edilen taş tabletlerdir. Tabletleri yazan ve uygarlıklarını anlatan rahip Naacaller, birgün bu sonla karşılaşacaklarını ve gelecek kuşaklara bu bilgilerin kalmasını istiyorlardı. James Churcward, 50 yılı aşkın bir zaman içerisinde tüm dünyayı dolaşarak, Mu ile ilgili pek çok belge elde etmiştir. Tibet'teki bir mabedin başrahibi Rishi tarafından kendisine verilen bu tabletler, en önemli bilimsel kanıtlardır.
Tabletlerin Bulunuşu
Naga-Maya dili, Hindistan'daki arkaik Sanskritçe olarak bilinen en ilkel Hint dilinden daha eskidir. Churchward, Batı Tibet'teki bu mabedin -baş rahip Naga-Maya dilini bilmektedir.- baş rahibinden bu ölü dili iki yıllık bir çalışma sonunda öğrenir ve rahibin de yardımı ile bu tabletlerde yazılanları çözer. Burada yazılanlara göre; bu yazılar, 15.000 yıl önce yazılmış olup Hindistan'a Mu'nun bilim rahipleri dedikleri "Naakaller" tarafından getirilmiş tabletlerdir.
Rishi'nin Churchward'a, binlerce yıldır sır olarak saklanan tabletleri niçin gösterdiği bilinmiyor. Ancak, kendisi de bir inisiye olan Rishi'nin, başka kanallardan da olsa Ezoterik doktrini bünyesinde yaşatan bir diğer kardeşlik örgütüne üye olan Churchward'ı kendisine yakın bulduğu ve bazı sırların Batı dünyasına açıklanması zamanının geldiğine inandığı tahmin ediliyor.
Tabletlerin İçeriği
Naacaller'in sembolleri daha çok geometrik şekilleri kapsıyordu. Bu sembollerin Ezoterik anlamlarını, sadece inisiye edilmişler ve imparator Ra-Mu bilmekteydi. Naacal tabletleri, bu kıtanın uygarlığın beşiği olduğunu öne sürmektedir. Yaklaşık 70.000 yıllık bir uygarlık geçmişine sahip olan Mu; zaman içerisinde tüm dünyada birçok koloniler ve büyük imparatorluklar oluşturmuştur. Tibet tabletlerinde eksik kalan bilgilerini, Churchward, Amerikalı Jeolog William Niven'in, 1921-1923 yılları arasında Meksika'da yaptığı kazılarda bulduğu, 11.500-12.000 yıl önce yazıldıkları saptanan 2600 dolayında tablet ile tamamlamıştır.
Naacal tabletlerinden edindiği bilgiler ile 5 kitap yazmıştır. 1930'lu yıllarda kaleme aldığı eserler ve yaptığı konferanslar ile James Churcward, bilim dünyasında büyük yankılar uyandırmıştır. Naacal öğretisinde Güneş, doğrudan Tanrı değil, onun birliğinin ve tekliğinin kitleler tarafından daha iyi anlaşılması için seçilmiş olan bir semboldü. Sembollerin kullanılmasındaki bir diğer amaç da, belirli ifade tarzlarının kalıplaşmasını önlemek ve gelişmeler doğrultusunda sembollere yeni anlamlar yükleyerek, dinin bağnazlıktan ve doğmalardan kurtulmasını sağlamaktı. Ancak, uygarlık çöküp, ana kaynak yok olunca, zaman içinde bu sembollerin kendileri putlaştı ve çok
Naacal Tabletleri'nden Bazı İfâdeler
''Ulu büyük Melik'inâ. Ulu Hükümdarın, Yüce Tanrının karada gücü nedir? O Melik, nebatatı (bitkileri) büyütür, gökyüzünün rengini değiştirir... Bizi genç bitkilere, taze sürgünlere, yeni filizlere karşı müşfik kılan, bize gökyüzünün çeşitli renklerini seçtiren, yükselen bulutlan gösteren, parlak yıldızlar ile beraber gelen nimetleri, hafif çiyi, serinletici yağmuru gönderen, Güneş'i; Ay'ın ışığını sevdiren büyük Melik'in, Ulu Hükümdar'ın, Yüce Tanrı'nın kudretini kâinat selâmlasın! O, arzda insan yaratmış, insanları çoğaltmış, emirlere emir dinleyecekler, emir dinleyeceklere emirler ihsan etmiştir. İnsanları yaratan, emirlere salâhiyetler sunan, tebaaları itaatli kılan büyük Meliki, Ulu Hükümdarı, Yüce Tanrıyı kâinat alkışlasın.... Büyük Melikin, Ulu Hükümdarın, Yüce Tanrının denizde gücü nedir? O Melik, gümüş balıklarını, yılan balıklarını, maymun balıklarını, istakozları, derin sularda yüzen iri balıkları, denizdeki diğer çeşit balıkları ve sair şeyleri deniz ile beraber halk etmiştir. Bu Yüce Hâlik'ı kâinat selâmlasın!... Bizi sineklerin, böceklerin, kurtların, diğer haşerelerin zararlarına karşı dayandıran odur. Onu, herşeyin Halikını, kâinat sübhânekeler ile yücelesin!''
NOT: Sübhaneke kelimesi, tablette "Sübhaneke" olarak geçmektedir.
''Mu kıtası sıcak, fakat pek mümbit ve mahsuldar, ovalık bir memleket idi. Her tarafı güzel çayırlar, meralar, düzlüklerde bitmiş zengin ormanlar süslüyordu. Akışları sakin, muntazam, geniş yataklı, seyrüsefere fevkalâde müsait nehirler kenarında kalabalık nüfuslu, büyük, zengin şehirler vardı. Dünya cenneti denmeğe lâyık olan bu kıtada hiç yüksek dağ yoktu. Dağlar yalnız orada değil, dünyanın başka taraflarında da henüz fazla yükselmemişti. Mu ve Mu'luların mevcudiyeti yeryüzünde büyük dağların teşekkülünden evvelki jeolojik zamana, üçüncü arz devrine tesadüf ediyordu. Mu ormanlarında ve sularında bu devrin hayvanları yaşıyordu. Mu insanları her nevi hayvanı muti bir hale getirmenin yolunu biliyorlardı. Koca kıtayı pek düzgün yollar ile kurşuni örümcek ağını örnek tutarak örmüşlerdi. Yollar nereden başlar, nerede biter, kestirilemez idi. O kadar mükemmel yapılmışlardı ki, kalıntıları karşısında günümüzün mühendisleri, kaldırım ustaları gözlerine inanamamaktadırlar. Main şeklindeki kaldırım taşları yan yana konuvermiş değil, birbirine kopmayacak surette eklenmiştir. Ne taraftan bakılsa kenarlar hattı müstakim teşkil eder.''
''Mu kıtası ahalisi, bir hükümetin idaresi altında on kabileden terekküp ediyordu. Hükümet reisine Mu'nun güneşi: tacı, hükümdarı, hâkimi, emîri mânasına Ra-Mu deniyordu. Ramu'lar ahaliyi Tanrı'nın vahiy ettiği mukaddes yazılar ahkâmına göre idare ediyorlardı. Reisler halka karşı vazifesini müdrik, müşfik, halk reislere karşı içten gelen bir istekle hürmetkar idi. Emir etsin, yahut emre tâbi olsun bütün Mu sakinleri tek Allah'a inanıyordu.''
Kaynaklar
[1] www.antrak.org.tr/gazete/081998/mutlu.htm, "Antrak" Maddesi.
[2] www.historicalsense.com/Archive/CG/CG_2.htm, "Ezoterik Tarih" Maddesi.
[3] www.irad.org/eu1.htm, "İrad" Maddesi.
[4] Kayıp Kıta Mu; James Churchward. (Rengin Ekiz, Ege Meta Yayınları)
[5] Batık Kıta Mu'nun Çocukları;James Churchward. (Ercan Arısoy, Ege Meta Yayınları)
0Awesome Comments!