Eski Mısırlı Köle Kardeşime Mektup



Eski Mısırlı Köle Kardeşime Mektup

Eski Mısır Piramitlerinin yapılışı ve ve inşasına ödenen bedeli'nin anlatıldığı bir belgesel. Yazar, Eski Mısır'da köle olarak (İnsan-Tanrı ve Tanrılar adına) çalıştırılan insanların "emperyal" zihniyetlerin kanını emdiği günümüz insanlarıyla benzeşen kaderlerine değiniyor. (Baştan söyleyeyim, download edilebilir bir mp3 değildir. Sadece dinleyebiliyorsunuz. Ortaokul 1'deyken dinlemiştim ve çok etkilenmiştim...)

Belgeselden alıntılar:

"Ben şahsen soylulara ilgi duyarım. Ama soyluluğu altın ile güçlendirenlere değil. İnsan medeniyet ve mirasına derin bir ilgi duyuyorum. Dikkatimi en çok çeken de, bizden önce yeryüzünde yaşayanların bıraktıkları eserlerin iyi ve kötü yönlerini araştırmak oluyor. Sanatındaki ustalık ve güzelliği beni iliklerime kadar titreten Delphi tapınağını gördüm. Yunanistan'da Roma'da, mimarî özelliği olan tapınakları, sanat eserlerinin sergilendiği müzeleri ve büyük sarayları gezdim. Uzakdoğu'da, Çin ve Vietnam'da Tanrılar ve yeryüzündeki temsilcileri için insan eli ve beyniyle tapınak haline getirilmiş dağlar var... İnsanlardan kalma bu eserler, benim için büyük değer taşıyor."

"Geçen yaz Afrikaya gidişimde ise Mısır Piramitlerini görmek istedim. Çevresinin çok geniş olması nedeniyle medeniyetin bu büyük anıtı, düşüncelerimi meşgûle diyordu. Geçmişin 7 harikasından birini; piramitleri görmek için acele ediyordum. Kulağımı dört açarak dinlemeye başladım bana piramitleri gezdiren kılavuzumun anlattıklarını:..."

-Biliyor musunuz efendim, 6'sı büyük 3'ü küçük bu piramitlerin yapılması için tam 800 milyon taş kütlesi gerekliymiş ve bu 800 milyon taşı Assuha'dan Kahire'ye köleler taşımış.
-Assuhan?
-Assuhan... Kahireye 980 millik uzaklıktadır efendim...
-İçine mumyalanmış firavun cesetlerinin konucağı bir binanın yapımı için 980 millik mesafeden milyonlarca taş taşınmış ha!
- Evet! Şimdi buyrun, piramitlerin içine girelim... Buyrun, girin...

"Dostum... Evrenin yarısını belki de tamamını elinde tutan bir düzenin egemen olduğu bir dönemde yaşıyorum. İnsanlık, yeni bir kölelik kalesine sürülüyor... Her ne kadar fizikî bir kölelik içinde değilsek de, gerçekte sizinkinden daha kötü bir kaderimiz var. Düşüncelerimiz, kalplerimiz ve ilâhi gücümüz köleleştirilmiş. Ve şimdi ben, dua ediyorum sevgili dostum...Dua..."



Uzatın ellerinizi karatopraklardan
Kurşun seslerinden şarkılar söyleyin!
Şuh bestelerden ninniler...
Şeytan, nefeslerime sindi biliyor musunuz...
Biliyor musunuz, ha bre kan kusturup duruyorlar şimdi,
Ha bre isyan damarlarıma doğru Ecinnîler...

Kurşun seslerinden şarkılar söyleyin;
Söyleyin dünyalılara bir bir...
Ben artık, günah yüklü çocuk,
Yoz ruhların simgesi.

Bana ölüm getir, bana cehennem, anne;
Uzatın ellerinizi karatopraklardan...

Yüce ve ışık,
Bir büyük adam özlemiştiniz
Yüce ve kutsal
Yüce ve sonsuz
Bakmayın suratıma öyle
Öyle tâ uzaklardan
Beni siz mi doğurdunuz,
Beni neden doğurdunuz,
Beni kime doğurdunuz anne?
Yoksa, ağlıyor musunuz?