Bilgi Kitabı, 5. Fasikül

Bilgi Kitabı, 5. Fasikül

1984 Beşinci Ay

KARDEŞLERİMİZE MERHABALAR

Dostlarımız,

Din Kitaplarınızdan tutunuz da bütün masallar, bulundukları ortamın koşullarına göre hazırlanmış birer mesajdır ve hepsi birer hakikati aksettirmektedir. Mitoloji ve toplum, kahramanları bulundukları ortamın olağanüstü hadiselerini dile getirirler.

Cennet, Cehennem, Âdem ile Havva, gökler, yerler, ejderler, devler, cinler, periler, melekler ve Şeytanlar, o devirleri görmüş ve yaşamış insanların hayal gücü olarak düşünülemez. Zira olmayan birşeyi asla düşünemezsiniz. Bir hikâye yazacaksanız, o sizin daha önce yaşadığınız, fakat o ana kadar hatırlayamadığınız bir maceranın kırıntılarının, şuurüstüne çıkarak kâğıda dökülüşünden başka birşey değildir.

Dünyanın geçirdiği evrimsel dönemlerden beri, sizin şuur Kodunuz, tüm hadiseleri takip etmektedir. Sadece bilinçüstüne çıkan hadiseler kâğıda aktarılır. Bunlar; roman, hikâye, macera olarak arşivlerde kalır. Şiirin daha değişik bir yönü vardır. Burada metapsişik etkenler rol oynar.

İnsanoğlu asırlar boyu ilmî, felsefî, psikolojik roman, hikâye türü birçok eserler vermiştir. Bunların mevzuları birbirine benzemez. Hep ayrı ayrıdır. Bunun sebebi de, her yazarın yaşadığı dönemlerin ayrı ayrı oluşundan ve özel yaşamlarından kaynaklandığındandır.

Dikkat edilirse, tüm din kitaplarındaki ortak yanlar, hiçbir zaman değişmez. Bu da bütün din kitaplarının aynı kanaldan, aynı kaynaktan verildiğinin değişmez ispatıdır. “Bütün bu çabalar niyedir?” diye acaba bir an düşündünüz mü? Rabbimiz size kendini ispata mı çalışıyor? Yoksa, sizin mi kendinizi ispat etmenizi istiyor? O, zaten KÂDİR-İ MUTLAK'tır, HEP'tir ve TEK'tir, ispata lüzum yoktur. O halde sizin kendinizi O'na ispatınız kalıyor ki, bu da kolay birşey olmasa gerek.

Bütünlenen inancınız Tanrı bilinci ile birleştiği an, hakikat perdesini indirirsiniz. İşte o zaman karşınıza en yüksek frekans olan sevgi, sanat, aşk kodu çıkar. Bunun bilinci ise, sizi evrensel bağların dışına, uzay koduna bağlar. Ancak âlimler, bilgeler, sanatkârlar, bizlerle direkt irtibata geçebilirler. Onları biz çağırmayız, onlar kendilerini yaratarak, arıtarak düşünce zincirleri ile bizlere gelirler. Bizler ile temas sanıldığı kadar kolay değildir.

Burada şunu da aktarmak isteriz. Bizleri görmeyen dostlarımız, hissettikleri veya şahit oldukları bazı hadiselerin tesiri ile bizleri, cin, peri masallarında muhayyilelerinin de eşliğinde uzun uzun anlatmışlardır. Fakat bizlerden korkarak bu hadiseleri araştırma yönüne gitmemişlerdir.[1]

Kaynaklar

[1] www.bilgikitabi.net/sh.050.pdf